Paylaş
Kadına sahip olabilmek için onun tüm kapılarını kapatma yoluna gider.
Kadın bir adım gerisinde olsun ister.
Kendi başına hareket edemesin, ona bağımlı olsun diye alanını kısıtlar.
Tarih ve günümüz bunun örnekleriyle dolu.
Konuyu yarın başlayacak olan Cannes Film Festivali’nin açılış filmi “Grace of Monaco”ya bağlamadan önce pazar günkü Kelebek röportajımızda Zeliha Sunal’ın birkaç cümlesinden bahsetmek istiyorum.
Ne demişti Zeliha:
“Bir kadını sevip beraber oluyorlar. Ondan sonra ilk işleri şarkıcılığı, sahneyi bıraktırmak. Niye bıraksın kadın? Bazıları bırakıyor ama, yıllarını heba ediyor o adam için. Ya sonra? Gazetelerde ‘yeniden sahnelere dönüyor’ gibi başlıklar varsa bilin ki o sevgilisinden ayrılıyordur. Sonra insanlar o kaybettikleri mesafeyi almaya çabalıyorlar. Pişmanlıklar içinde.”
Bu sadece müzik piyasasında olmuyor tabii.
Grace Kelly tekrar Cannes’da
Yarın, başroldeki Nicole Kidman’ın da katılımıyla Cannes Film Festivali açılışında gösterilecek “Grace of Monaco” adlı filmde, Grace Kelly’nin oyunculuğa olan özlemi anlatılıyor.
Grace Kelly, 1955 yılında Cannes Film Festivali sırasında tanıştığı Prens Rainier ile evlenip Monaco Prensesi olduktan sonra oyunculuğu bıraktı.
Cary Grant, Ava Gardner ve David Niven gibi konukların katıldığı, Prenses’in MGM Stüdyoları tarafından yaptırılan ve çok konuşulan el yapımı gelinliği giydiği düğün filme alındı ve sinemalarda gösterildi.
Bu film karşılığında Grace Kelly, stüdyo ile olan yedi yıllık kontratı geri verdi ve oyunculuğa ebediyen veda etti. Prens Rainier, Grace Kelly’ye oyunculuğu bıraktırmakla kalmadı, eşinin tüm filmlerini Monaco’da yasaklattı.
Yıllar boyu oyunculuk özlemiyle tutuşan Kelly, kendisine gelen son rol teklifini de Monaco halkı istemedi ve protesto etti diye geri çevirdi.
Kelly’ninki ilk başta vazgeçtirilmekten çok sınıf atlama gibi görünse de, sonuçta o sanatını statüye feda etmiş bir kadındı.
Filmde kocasını hedef alan şu cümleler yer alıyor:
“Onunla yaşamaya nasıl devam edeceğimi bilmiyorum. Hayatımın kalanını, kendim olmama izin verilmeyen bu yerde nasıl geçireceğimi bilmiyorum!”
Grace Kelly’nin kızına filmlerde nasıl araba kullandığını gösterirken geçirdiği trafik kazasında ölmeden önce sık sık kamera önündeki günlerini hatırlayıp gözyaşı dökmesine şaşmamak lazım.
Engin Altan’ın yeni hayatı
Ve Engin Altan Düzyatan, Neslişah Alkoçlar’la nişanlandı.
Altan’ı çok severim.
Neslişah’ı tanımam, yorum yapamam.
Altan, yine çok sevdiğim, herkesin gözbebeği, evleneceklerine kesin gözüyle baktığım Özge Özpirinçci’den ayrılır ayrılmaz bu sosyetik ilişkiye girip kısa sürede evlilikten söz edince yeni çifte sempati duymak zorlaşmıştı.
Neslişah’ın verdiği zafer pozu, bunun üzerine tuz biber ekti.
Meltem Cumbul’un evlilik yüzüğünü gösterdiği kare geldi aklıma!
Dahası var.
Bir oyuncu, eş kontenjanından sosyeteye, iş dünyasına girince bir şeyler oturmuyor bende.
Altan kendisi gibi bir oyuncuyla evlense Nişantaşı’nda Frankie’de nişanlanır mıydı?
Belki de o kadar grand tuvalet değil de çok daha uçuk kaçık bir kıyafetle Cihangir’de arkadaşlar arasında kıyardı nikâhı.
Oyunculuk beklemek demek, fedakârlık demek, yeri geldiğinde biraz da sefalet demek.
Altan bu yeni hayatıyla mesleğini yan yana
oturtabilecek mi?
O oturtsa bile sektör onu eskisi gibi içine alabilecek mi?
Dediğim gibi Altan’ı çok severim.
İyi olsun isterim.
Umarım sektörle olan bağlarını sıkı tutmayı başarır.
Paylaş