Paylaş
Yoğun döneminde yakaladım seni. Program hayırlı olsun öncelikle. Yaşam ritmini nasıl değiştirdi bu program?
- Show TV’de hafta içi her sabah “Yeni Bir Gün”le ekrandayız. Sabah 5 gibi uyanıyorum. Normalde akşamları geç yatıyordum, şimdi biraz erkene çektim bu yüzden..
Sen az uyku öneriyorsun. Neden daha az uyumalıyız?
- Az uyuyun, az konuşun, az yiyin. 5-6 saat uyku yeterli.
8 saat uykuya ne oldu?
- Faso fiso. Hem daha az uyumak hem de güneşle uyanmak lazım. Sabah erken kalktığımızda beynin mantık tarafı, sol yarıküresi daha aktif çalışıyor. Gün ışığıyla uyanırsan agresif ve depresif olmazsın.
Gece geç yatsak, güneş doğarken kalksak ve sonra yine yatsak?
- Kalk, serin bir şeyler iç, vücut ısını düşür, sonra yine yat istersen. Bizde yapılan en büyük hata, sabah çay, kahve, sigara içmek. Güne stresle başlıyorsun. Asla yapılmamalı, soğuk bir şey içmeli.
Güneşle uyanmak tedavi gibi bir şey yani?
- Zaten pek çok hastanede geç uyananlar için güneş tedavisi diye bir şey var. Özellikle gece yaşayan DJ, şarkıcı gibi meslek grupları böyle tedavi oluyor. Güneş ışığı veren bir makine var, oradan ışın alıyorlar, psikoterapinin dışında bunu uyguluyorlar.
Aşkım’ın gerçek adın olduğunu biliyorum. Hikayesini sen anlat...
- Rahmetli anneannem dedeme “aşkım” dermiş hep. Dedem emekli maaşını aldığında parası için boğularak öldürülmüş. Doğduğumda anneannem sima olarak ona çok benzetmiş ve bu yüzden bana “Aşkım” adını koymuşlar. İlk başlarda kitap ismi, tiyatro oyunu zannediyorlardı beni.
Çocukken nasıldın sen? İlişkilere eskiden beri meraklı mıydın?
- Annem babam çok tartışırdı, onların aralarını yapmak için toparlama ve gözlemleme dürtüsü oluştu bende.
Ne okudun?
- Yanlış bir tercihle tekstil okudum. Staj yaparken bile ruhum daralıyordu, orada insanların hikayelerini dinleyerek rahatlıyordum. Sonra istediğim alanda eğitim aldım ve o arayı kapattım.
İlişki koçu, psikolog, iletişim uzmanı, yaşam koçu, yazar... Sen kendine ne diyorsun?
- Ben davranış bilimleri uzmanıyım. Şu anda kariyer ve ilişki, gelecek kurgulama ve hedef belirleme üzerine çalışıyorum.
Kendinde çözemediğin bir şey var mı?
- Var tabii, ayda bir gittiğim bir hocam var. Başka birinin beni tokatlaması hoşuma gidiyor. Her şeyi ben bilirim diye egom gelişsin istemem.
ERKEK ANI KURTARMAK İÇİN YALAN SÖYLÜYOR
İnsan ilişkileri yalan üzerine kurulu gibi. Neden bu kadar çok yalan söylüyoruz?
- Her insanın egosunu tatmin etmeye ihtiyacı var. Acı çekmemek için yalan söylüyoruz. Kısa vadede yüksek kazanç elde etme dürtüsü. Sonrasında ödeteceği bedelleri düşünmüyoruz.
Kadınlar mı erkekler mi daha çok yalan söylüyor?
- Kadınlar yayılmış, uzun vadeli yalan söylüyor. Erkekler durumsal yalan söylüyor, yani anı kurtarmak için...
Yalana tepki konusunda da farklıyız.
- Tabii. Erkekler kadının aldatabileceğini çok sonradan düşünmeye başlıyor. Kadınlar ise daha başlar başlamaz soru işaretleriyle geliyor. Kadınlar iyi analiz ediyor, gözlemliyor, takip ediyor.
Bir erkeğin telefonuna bakmak özgürlük haklarına tecavüz mü? Özeline girmek mi?
- O adam hak ediyorsa bakılmalı diye düşünüyorum ben. Bir kadın bunu yapıyorsa başka referanslar vardır elinde, durup dururken yapmaz. Eve geç gelmesiyle, yalanlarıyla, yakalanmalarıyla kadını o evreye getirmiştir. Arkasından tartışma, kavga, ayrılma ve boşanmaya kadar gider bu durum.
İlişkilerde en büyük sorun ne? Neden herkesin her şeyi var ama herkes mutsuz?
- Aşık değil kimse, ama öyle olduğunu zannediyor. Duygu aşkını kaçırdık toplum olarak. Fark edilmeye yönelik aşklar var günümüzde. Sevgi yanına bağlılık gelince aşk olur. Bizde bağlılık, ilgi, alaka, bedel ödeme yok.
İlişkilerde baskın taraf hangisi? Kimin emeği; kadının mı, erkeğin mi?
- İlişkiyi başlatan kadındır. Aşkın kahramanı kadındır. Erkekler odundur.
Dün gece bir arkadaşım sevgilisiyle güzel güzel konuştu ve telefonu kapar kapamaz etraftaki kızlara asılmaya başladı. Bu nasıl bir zihniyet?
- Bu doğamızda var bizim. Erkek elde ettiği değil keşfedeceği kadını sever. Kadın erkeğe cepte duygusu vermemeli. Erkek kadının yerini, konumunu bilirse mücadeleyi bırakır. Keşfetmeye devam ettikçe bağlanır.
Erkek neden ve nasıl aldatıyor?
- Güzellik ilişkiyi başlatır. Ama çoğu zaman güzel kadın egosundan sıkılıyor erkek. Çok da güzel olmayan ama cazibeli, cilveli kadınlarla aldatıyor.
GEZİ’NİN TANIMI: İSTERİK SOSYOLOJİK PATLAMA
Türk toplumunun ortak özelliklerini sayarsan neler söylersin?
- Türk insanının aidiyet duygusu gelişmemiş. Misafirperverliğin arkasında bile bencillik yatıyor. İyi proje üretip devamını getiremiyoruz. Şark kurnazlığı had safhada. İstikrar yok. Ama Türklüğün gururu da ayrı bir şey.
Son zamanlarda toplumun olaylara verdiği tepkilere ne diyorsun? Gezi olaylarından yola çıkarak değerlendirebilir misin?
- İsterik sosyolojik patlama deniliyor buna. Savaşlardan, darbelerden, doğal afetlerden sonra ülkeye korku geliyor. Bu bizde kuş gribiyle başladı, Gezi’de devam etti, diğer olaylarla sürüyor. Gölge kişiliklerimiz ortaya çıktı. Hayvansı tarafımız, ahlaksızlıklarımız, tikler, takıntılar burada gizli. Biz normalde bunun üzerini entelektüel kimlikle kapatıyoruz. Korku sonrası bunlar ortadan kalkıyor ve gölge kişilik ortaya dökülüyor. Dikkat et, korku olduğunda en çok satan kitaplar porno yayınlardır. Korku arttıkça sosyal temas biter, insan kendi bedenine döner. Tecavüz, ensest, porno artar. Dışarıda ise saldırgan olur.
İlkelleştik diyorsun yani... Bunun sonu nereye varacak?
- Son iki üç yıldır hayli ilkeliz. Porno, röntgencilik, saldırganlık... Bu yıkım parçalanmadan toparlanmayacak. Bu dönemde ölen ölür, batan batar, toplu ölümler artar. Ben yaratıcının zalim olduğunu düşünmüyorum, biz onun verdiği her şeyi kötüye kullandık. Ağaç da bıkacak, toprak da bıkacak. Doğa da canlı ve silkeleniyor. Soma’da bir madenci “Her Allahın gün toprağın kalbini söküyorum ve şimdi o kalbini geri istediği için intikamını alıyor” demişti, çok etkilenmiştim.
FUTBOLCU VE PAZARLAMACI ALDATMAYA MEYİLLİDİR
İlişkilerde aldatmaya meyilli en tehlikeli meslek hangisidir?
- Pazarlamacılar aldatmaya meyillidir; beyin hızlı çalışır, hiperaktiflerdir. Alım gücünü artırmak için karşısındakinin egosunu yükseltmeye çalışırlar. Kadınlar böyle erkekleri sever, “Zıplayan erkeği ben durduracağım” der.
Başka?
- Futbolcular. Özellikle de forvetler. Geride oynayanlar, kaleciler, erken evlenirler, disiplinli yaşarlar ve gece hayatından uzak dururlar. Forvetler ise sürekli gol atma ve fırsat kollama peşinde olduklarından bunu özel hayatlarına da yansıtırlar. Geride oynayanlar antrenörlük yapar, forvetler spor yorumcusu olur, ekrana çıkar. Plastik cerrahlar da kadınlara cazip gelir ve tehlikelidirler. Bir de sanat camiası her zaman tehlikelidir.
Kadınlarda riskli meslek grupları hangisi?
- Bunu erkekler belirliyor. Erkek, kimlik değil kadını görüyor önce. Ama medya ve sanat dünyasındaki kadınlar ilişkilerde zorluk çekiyor. Erkekler, bir başka erkeğin sevgilisini beğenme durumunu yönetemiyor.
Ünlülerin ilişkilerini izliyorsun. Göz önündeki insanlar en çok nerede zorlanıyor?
- Kadın ünlü ama erkek değilse, erkek bir süre sonra kadının işini aşağılamaya başlıyor.
Ünlü erkek, kadın değilse?
- Ünlü erkek önce ünlü bir kadınla birlikte olur ama evleneceği zaman bu dünya dışından, hükmedebileceği birini seçer. Ünlüler dünyasında ilişkiler sürüyorsa kadın bir şeylerden vazgeçiyordur.
İki ünlünün ilişkisine nasıl bakıyorsun? Mesela Beren Saat-Kenan Doğulu ya da Angelina Jolie-Brad Pitt?
- Onları birbirinden ayırmak lazım. Angelina Jolie ve Brad Pitt’inki gerçek bir ilişki gibi geliyor. Beren ve Kenan da birbirlerini seviyor ama ben uzayan ilişkilerinin ilerisi için çok sağlıklı olacağına inanmıyorum. Ünlüler camiasında uzayan her şey kopuyor. Bir level yukarı çıkamayınca beyin sıkılıyor. Erkek, sonunda dizinin dibinde oturan kadın istiyor.
ARDA’NIN SÖZLERİNDE EGO VE NARSİZM VAR
Arda’nın “Bir kadının beni beğenmesi değil, benim bir kadını beğenmem yeterli” sözü hakkında ne yorum yaparsın?
- Ego ve narsizm görüyorum bu açıklamalarda. Arda gibi ünlü adamlarla olmak için ciddi rekabet eden kadınlar var, erkek de oturup o yarışı seyrediyor, sonra gidip kendi seçiyor. Ergenllikte beğenilmeyen bir erkek olmanın intikamını alıyor şimdilerde.
Para insanı değiştiriyor mu?
- Parayı yönetmen zor. Erkeklerde para ve şöhret, gölge kişiliği ortaya çıkarıyor. Düne kadar yanlış dedikleri şeyleri kendilerine hak görüyorlar. Yıkım hemen gelmiyor. Yanlış yapar, yalan söyler, aldatır ama sonunda iş, çocuk, sevgili, eş hepsini kaybediyor.
Farklı hayata geçtiklerinde, özellikle ünlülerde, değişen kontrol mekanizmalarını nasıl değerlendiriyorsun?
- Ünlülerin hayatında olmayan bir başka şey de disiplin. Mutlu değiller, otokontrolleri yok. Kilo alıyorlar, orada bile tutuyorlar birilerine “Sen beni yürüt” diyorlar. O gidince ne olacak. Asistanı notlar alsın, o beni uyandırsın, işlerimi o halletsin. Sen ne yapacaksın? Ben sahneye çıkacağım. İşte o zaman ne doğru dürüst bir sevgilin, ne çocuğun, hiçbir şey olmaz, yanında durmaz.
Hoşgeldin yalnızlık mı o zaman?
- Evet. Hayatını parayla tuttuğu birileri kolaylaştırdıkça mutsuzlaşıyor, yalnızlaşıyor bu insanlar. Aynı davranışları sevgilisinden ,çocuklarından da bekliyor ama onlar hizmetçi ya da köle değil. Kaçıyorlar bir süre sonra. Daha mutlu olacakları yerlere gidiyorlar. Ünlü ise suçu karşısındakinde bulmaya devam ediyor. “Biz sanatçılar biraz çatlak oluyoruz” cümlesine sinir oluyorum. Yediğin her haltın böyle bir bahanesi olamaz.
EVLİLİK HERKESE MUTLULUK GETİRMEZ
Evlilik ne getirir?
- Evlilik mutluluk getirmez. Ancak mutlu olmayı bilen iki insan evlenirse mutlu olabilir. Her insanın evliliğe uygun olduğuna da inanmıyorum.
Evlenilecek insanda ne gibi özellikler olmalı?
- Eş adayı seçerken güçlü mü ya da güzel mi olduğuna değil nasıl iletişim kurduğuna, sorunları nasıl çözdüğüne bakmalıyız. Arkadaşlarıyla neler paylaşıyor, annesiyle ilişkisi nasıl, stresle nasıl mücedele ediyor, kendine zaman ayırıyor mu?
Merhametli olması da önemli ama değil mi?
- Bir insanın doğa ve hayvanlarla ilişkisine çok bakarım. Merhamet, doğa zekası denen şeyden geliyor. Hayvanlarla ilgilenenlerin ilişkideki sorumluluk becerileri daha fazla olur. Beyin bir çiçek, hayvan ya da çocuğa bakma arasında bir fark gözetmiyor çünkü.
BİR ALDATAN BİR DAHA ALDATIR
Aldatma affedilir mi?
- Bu bana çok soruluyor, ama bence affetme kişinin kendi özelidir. Sen kabul etmezsin, başkası göz yumabilir.
Bir aldatan bir daha aldatır mı?
- Her zaman diğerlerine göre daha meyillidir aldatmaya. Ödediği bedellere de bağlı tabii.
İlişkilerde kıskançlık nereye kadar?
- Kıskançlık ilişkiyi dinç tutar, adrenalin getirir. Hiç kıskanmamak doğru değil. Hayat kısıtlayan taciz eden kıskançlık da iyi değil. Kıskançlığı sürekli dile getirmek, söylemek de iyi değil, çünkü karşı tarafı tahrik ediyorsunuz. Bir kadın eşinin sekreterine takmış. Adam hiç aklımda yokken artık her gün sekreterimin kalçalarına bakıyorum diyor.
Kadınların cinsel ihtiyaçları karşılanıyor mu ülkemizde?
- Her zaman değil. Dokunmak, sarılmak ihtiyacı var kadının. Erkeğin bunu öğrenmesi lazım. Sevişmede de bencil erkekler. Aslında bu düpedüz tecavüz. Türkiye evli de olsa tecavüze uğrayan kadınlarla dolu. Adam boşalıyor, kadın hiç zevk almadan mecburen birlikte oluyor.
SOMA’DA BÜTÜN KÖYLERE ÇOCUK PARKI YAPIYORUZ
Soma’ya gittin, neler olmuş, neler yapılmalı ve yapılacak?
- Biz Soma’ya psikologlarla gittik. İyileştirme değil pansuman yaptık. Aile Bakanlığı’na bir rapor hazırlıyoruz. Orada 18’e yakın köy var, çocuk parkı yok, kadınların çalışma alanı yok. Kadınlara çalışma alanı, çocuklara da enerjilerini atabilecekleri, kendilerini geliştirebilecekleri alanlar sağlanmalı.
Ne gibi projeler üretiliyor?
- Özgür Aras’ın başlattığı “Kardeşim Ol” projesinin danışmanlığını yapıyorum. Başbakanlık aldı projeyi, bir iki sene sürecek. Bütün köylere çocuk parkı yapacağız. Arda Turan, Seda Sayan, Demet Akalın ilk üç parkın yapımını üstlendi. Bu parklarda sportif aktiviteler de olacak, kütüphaneler de. Ünlüler, babasız çocukların eğitim masraflarını, kime verdiğini söylemeden ve fiziksel bağ kurmadan karşılayacak. Ayrıca oraya gidecek ünlülere oradaki çocuk ve annelere nasıl davranmaları gerektiğini anlatan eğiitimler vereceğiz.
Paylaş