Paylaş
Pek çok bilimkurgu gibi geleceğin dünyasında geçen ve dünyanın hayli değişmiş olduğu bir hikâye anlatıyor ‘Seçilmiş’.
Siyah beyaz bir hikâye bu.
Renklerin olmadığı, farkların, kıskançlıkların, agresyonun ortadan kalktığı, müziğin ve dansın bilinmediği, daha sakin ama tatsız tuzsuz bir dünya.
İnsanlar her sabah duygularının körelmesini sağlayan bir enjeksiyonla güne başlıyorlar.
Hayatlarındaki her şey dünyanın kötü günlerini görmüş “yaşlılar” tarafından programlanmış.
Pek çok şey de yok edilmiş.
BAŞ YAŞLI: MERYL STREEP
Her şeye müdahale eden yaşlılar konseyi ergenlik çağı sonrasında herkesi bir meslek grubuna yerleştiriyor.
Mesleklerine yerleştirilen bir grup gencin arasında tek farklı olan Jonas.
Ona anılara gitmek, eski dünyayı acısı tatlısıyla tecrübe etmek kalıyor.
Jonas rolünde Brenton Thwaites var.
Tecrübelerini genç Jones’a aktaran bilge rolünde Jeff Bridges’i izliyoruz.
Meryl Streep ise düzeni koruyan “baş yaşlı” olarak karşımızda.
Jeff Bridges ve Meryl Streep birbirlerine zıt bu iki karakteri büyük ustalıkla canlandırıyorlar.
BELKİ DE BÖYLE BİR DÜNYA DAHA İYİ
Jonas, geçmişe gidip, anıları renklendikçe mutluluğu ve acıyı hissetmeye başlıyor.
Savaşı da anlıyor, sevgiyi de, ölümü de görüyor, gerçekten yaşıyor olmayı da.
‘Seçilmiş’ (The Giver), Lois Lowry’nin 1993 tarihli ütopik toplum romanının bir uyarlaması.
Avustralyalı yönetmen Phillip Noyce, hikâyenin monotonluğundan kurtulmaya çalıştığı anların sayısını az tutarak filmi yer yer durağanlaştırıyor.
Eski dünyaya ait anıların birkaç klişe kötülük, savaş, sevgi, eğlence sahnesi ile sınırlı kalması filmin heyecanını azaltıyor, rengini alıyor.
Diğer yanda ise günümüze uygun bir hikâyeyle karşı karşıya olduğumuzu söylemem gerek.
Ülkemizde ve dünyada onca savaş ve karmaşanın yaşandığı şu günlerde her ne kadar sıkıcı olacaksa da farklılıkların ortadan kalktığı, renksiz ama barışçıl bir dünyayı tercih edebiliriz belki.
Tüm bunlar üzerinde düşünmek, olan biteni değerlendirmek için doğru bir film Seçilmiş.
Paylaş