Çağan Irmak’tan izleyicisine

Gördüğüm en kalabalık basın gösterimlerinden biri.

En son "Ulak"ta böyle bir izdiham yaşanmıştı ve ek salon açmak zorunda kalmışlardı.

İşte yine bir Çağan Irmak filmi ve yine aynı yoğunluk.

"Issız Adam" başlıyor.

Ayrı bir yazı konusu olabilecek müthiş müzikler, oya oya işlenmiş detaylar, bu film için yaratılmış mekanlar, oyunculuklar şahane.

Ama en can yakanı filmin hilkayesi. Mutlu başlayan bir ilişki. Ada korkuyor başta. Alper’in de iş ciddiye binip, sahiplenmeler başlayınca kaçıp gidenlerden olacağını düşünerek ürkek davranıyor.

Ama Alper ısrarlı.

Ada’nın kalbini çalıyor.

İkisi de çok özel anlar paylaşıyorlar.

Alper hissederek, elele tutuşarak sevişmeyi Ada’dan öğreniyor, ilk kez bir kadına sarılarak uyuyor.

Ada ise tam "mutluyum" dediğinde, Alper’in yaptığı havuçlu kekin tarifini bile alamadan kendini terk edilmiş buluyor.

Alper güzel, düzenli bir ilişkinin yükünü kaldıramayacağını anlayınca kaçıyor çünkü.

Buraya kadar her şey normal hatta günümüz dünyası için klişe belki.

Üzülüyoruz izlediklerimize ama final için kullanılacak kelime üzülmenin ötesinde.

Tokat yemeye başlıyoruz, hırpalanıyoruz, darmadağın oluyoruz.

Duygular kabarıyor, acı eşiğimizin çok üstüne çıkılıyor.

Gözyaşlarının sel olmasını engellemek güç.

Peki ya hıçkırarak ağlamak?

Sinema salonunun tavanını da inceleseniz, gözünüzü de kapatsanız, hadi o da olmadı dikkatinizi dağıtmak için arkadaşınıza mesaj da atsanız fayda etmiyor.

Etmedi de zaten.

Çıkışta uzatılan NTV mikrofonuna "Çok ağladım, gözlerim şişti, konuşmamayım isterseniz" dediğimde onlardan aldığım cevap ağlamamak için kendimi tutma çabalarımın ne kadar anlamsız olduğunu ortaya koyuyordu zaten: "Önemli değil, herkes sizin gibi."

"Babam ve Oğlum" gibi olabilir

"Babam ve Oğlum"dan sonra "Ulak" ile farklı bir yöne gidip, geri dönen Çağan Irmak, "Issız Adam"la birlikte insan hikayelerini ne kadar iyi anlattığını bir kez daha kanıtlamış oluyor.

"Issız Adam"ın sonunda "Bu film izleyicisine ithaf edilmiştir" yazıyor.

Peki kim bu izleyici?

Ben, siz, onlar, kısacası içinde biraz duygu kırıntısı barındıran herkes.

Geçmişinde kalan, unutamadığı, ya da şu anda yanında olup uçup gideceğini bildiği ama bile bile kaçamadığı o kadın ya da o erkeğin kalbinde her zaman tek kalacağını bilen herkes...

İşte bu nedenle yarın vizyona girecek olan "Issız Adam", "Babam ve Oğlum"la milyonları sinemaya çeken Çağan Irmak’ın kendi rekorunu kıracağı film olacak gibi.

İzleyicisi, yani herkes gidecek bu filme.

Türk kızı Kürt gence aşık olamaz mı?

Şu dönemde yapılacak en kötü şey nedir biliyor musunuz?

"Bu iki ulus yanyana gelemez, birbirlerini sevemez, aşık olamaz" demek.

Ve ne yazık ki Kültür Bakanlığımızın güzide bürokratlarından biri, Hüseyin Karabey imzalı "Gitmek" adlı filmin yurtdışındaki gösterimini tam da bu gerekçeye dayanarak, "Bu dönemde Türk-Kürt aşkı anlatılamaz" diyerek yasaklıyor.

"Gitmek", bir Türk kızı ile Kürt erkeğin aşkının hikayesi.

Bu aşk için tüm hayatlarını değiştiren bu iki insan birlikte olabilmek için her türlü tehlikeyi göze alıyorlar.

Pek çok festivalden ödüllerle dönen ve 14 Kasım’da vizyona girecek olan "Gitmek"in son derece naif hikayesinde ben sadece aşk, sevgi ve dostluk için umut görüyorum.

Bakanlık yetkilisinin ne gördüğünü ise gerçekten merak ediyorum.
Yazarın Tüm Yazıları