Oscar adayları açıklandığından beri arkadaşlar "Biz adlarını bile duymadık, nasıl filmler bunlar?" diye soruyorlar.
Ana adaylardan söz edecek olursak Kefaret (Atonement) hariç diğerlerini izlemedik. Kefaret de sadece iki hafta vizyonda kaldı zaten. There Will Be Blood 15 Şubat’ta gösterimde olacak. Diğer aday filmler ise dev kadrolu, büyük bütçeli stüdyo filmleri olmadıklarından henüz Amerika dışında pek bilinmiyor.
Son yıllarda Oscar törenlerinde bağımsız ve belli kitlelere hitap eden filmlerin ağırlığı hissediliyor zaten.
Crash (Çarpışma) ile başlayan bu yeni trend bu yıl Amerikan Gangsteri, Zodiac, Karayip Korsanları, Bourne Ultimatum gibi büyük stüdyo yapımlarının Oscar yarışının dışında kalmasıyla sonuçlandı.
Oscarlar denince artık akla çok gişe yapan büyük filmler gelmiyor.
Son yıllarda aday olan ve Oscar alan sanat ağırlıklı, bağımsız filmlerinin kalitesi sorgulanamaz tabii ama ünlü isimlerin rol aldığı, bütçeli, gösterişli popüler filmlerin yanında izleyiciyi kendilerine çok fazla çekemediklerini de kabul etmek gerek. Oscar gecesinin televizyon reytingleri tam da bu nedenle giderek düşüyor zaten.
Titanik’in Oscarları süpürdüğü yıl 55 milyon kişinin izlediği tören Çarpışma’nın Oscar aldığı 2006 yılında sadece 38.9 milyon kişi tarafından izlendi.
Senaryo yazarlarının grevi nedeniyle Oscar gecesinde şov olacak mı diye soruyorduk. Soruyu belki de artık şöyle değiştirmek gerekiyor: Şov olsa bile bu yılki Oscar törenini izleyen olacak mı acaba?
Mahşer-i Cümbüş şov yapıyor
İyi ve doğru işleri bulmakta usta yapımcı Osman Tan Erkır’ın Fox TV’de yayınlanan Anında Görüntü Show adlı programında altı yetenekli genç izleyiciyi de içine alan doğaçlama bir gösteri sunuyorlar.
Onların asıl adı Mahşer-i Cümbüş. Galalarını geçen hafta BKM’de yaptılar. Kendileriyle tanışmam da bu galaya denk geldi zaten. Artık televizyon programlarının da daha sıkı takipçisiyim.
Mahşer-i Cümbüş’ü canlı canlı, yerinde izlemek ve şova dahil olmak isteyenler her perşembe, cuma ya da cumartesi Hayalhane’ye gidebilirler.
Kendilerinin de katıldığı müthiş bir zeka ve kelime oyunu izleyeceklerinin garanti olduğunu söyleyebilirim.
Oktay Kaynarca göbek atınca
Geçen hafta Türkmax’te Seray Sever ve Oktay Kaynarca’nın sundukları Her Şey Dahil’e konuk oldum.
Karşımda güzel kadın, müthiş ses Nil Burak (yeni albümünü mutlaka dinleyin), Popluyorum’un sunucusu, ünlü sanatçıların danışmanı Özgür Aras (Özgür kendisine menajer denmesinden hoşlanmıyor), şarkıcı, oyuncu Kürşat, yanımda ise başarılı televizyoncu, televizyon eleştirmeni, yazar Mesut Yar var. Masanın karşısı rengarenk giyinmiş, Mesut ve ben siyahlar içindeyiz. Ciddi takılmaya mı çalışıyoruz acaba dercesine bakıyoruz birbirimize. Oysa biz de herkes kadar şamata yapmak istiyoruz. Eleştirmen lafından sıkılmışız. Ama yine de Seray ve Oktay eleştirin bizi bakalım diye bol bol takıldılar. Peki o zaman, onları kırmak olmaz!
Oktay’ın da dediği gibi Seray’ın içine cin kaçmış. Yerinde duramıyor. Onun dinamizmi programın temposunun düşmesini engelliyor.
Oktay kendine oyunculuğunu konuşturacağı iyi bir zemin bulmuş. O günkü programda eller havada dans ettiğinde karizmayı çizdirdi diyen izleyiciler olmuştur belki. Ama bence Oktay sadece oyunculuğunu konuşturdu. O an bir film karesi gibiydi. Oktay gün gelir Kurtlar Vadisi’nde Çakır olur, yeri geldiğinde ise kamera karşısında göbek atar. Oyunculuk da bunu gerektirir zaten.
O gece Oktay’ın dansını çok beğendim. Böyle anlara denk gelmek kolay değil, şanslıyım diyebilirim.