Paylaş
◊ Emre Aydın artık bir sinemacı da aynı zamanda. “Cinni” adlı filmin vizyona girdi. 10 yıllık hayalindi diye biliyorum, doğru mu?
- Doğru. 2007 yılında “Dayan Yalnızlığım”ın müzik videosunu çekmiştim. Sinemanın dijitalleşmeye başladığı zamanlardı. O zamandan beri hep uzun metraj bir korku filmi yapsam diye bir düşüncem vardı.
◊ Sen ilk müzik videosu çektiğinde ben, “Bir heves herhalde, geçer” diye düşünmüştüm.
- Müzik ön planda olduğu, hızlı ilerlediği için sinema biraz geride kaldı aslında.
◊ Ne zaman başladı sinema tutkusu?
- 2006, 2007 yıllarında iyice kafaya taktım. Sonra fotoğrafa döndüm. Görüntü yönetmenliği zaten asıl hevesim. 10 yıldır uğraşıyorum.
ALTERNATİF İŞLERİ DAHA ÇOK SEVİYORUM
Küçükken var mıydı sinema tutkun?
- Yoktu, müzik vardı. Sonra üniversite yıllarında sinema, kamera keyifli bir şey diye düşünmeye başlamıştım.
◊ Ne tür filmler seyredersin?
- Alternatif işleri daha çok seviyorum. Romantik komedi izleyemiyorum. Aslında istiyorum, benden öyle bir talep, beklenti var. İngiliz komedilerini, korku filmlerini çok seviyorum. Mesela şimdi “Leyla ile Mecnun”u izliyorum baştan. Biraz da durum komedisi seviyorum aslında.
◊ Türkiye’de komedi takip ediyor musun?
- Onur Ünlü’nün işlerini çok seviyorum. Çok zeki biri olduğunu düşünüyorum. Uzun metrajlarını da dizilerini de seviyorum. Yurtdışına, festivallere filmi girerse bir süre sonra Onur Ünlü’den çok bahsedeceğiz bence.
◊ Korku filmi çok izler miydin?
- Çok izlerim. Kendimi bildim bileli izlerim.
◊ Küçükken arkadaşlarını korkutmayı sever miydin?
- Sevmezdim. Sakin, uslu bir çocuktum.
◊ Sinema kariyerinin müzik kariyerini olumlu ya da olumsuz etkileyebileceğini düşünüyor musun?
- Hiç düşünmedim. Onu basın danışmanım Özgür Aras ile görüştük. Çünkü bir de single çıkaracağım yeni. Planlama yaparken aynı dönemde mi çıkartalım diye düşündük. Ben herhangi bir etkisi olacağını düşünmüyorum ama Özgür, yararlı olacağını düşünüyor. Tabii ki basınla film dolayısıyla iç içe olacağımız için bu dönem, işler karşılıklı birbirini besleyecek.
◊ Filminin müziklerini neden yapmadın?
- Çünkü bu bir korku filmi, zoraki yapmak istemedim. İlla şarkıcıyım diye daha önce söylemediğim tarzda, sırf filmin yürümesi için bir şey yapmak istemedim.
ÖYLESİNE FİLM ÇEKMİŞ BİR ŞARKICI DEĞİLİM
◊ Müzisyen Emre Aydın mı, sinemacı Emre Aydın mı? Hangi tarafa daha ait hissediyorsun kendini?
- Henüz uzun metrajlı filmi yeni çekmiş biri olarak müzik kariyerim daha ön planda. Ama ikisini de çok seviyorum. Şu an sinema ağır basıyor demek şımarıklık olur. Sinemaya değer vermediğim, sevmediğim anlaşılmasın bundan. Öylesine bir film çekmiş bir şarkıcı değilim ben.
HAYALLERİMDE SİNEMA DAHA AĞIR BASIYOR
◊ Peki, ileriye yönelik hayallerinde müzik mi ağır basıyor sinema mı?
- İleriye dönük planlarımda sinema biraz daha ağır basıyor. Çünkü müzik oturdu. Bana “Şu tarz yaz, sana bu şarkılar yakışıyor” diyorlar, bu durumu sevmiyorum. O durumu biraz kırmaya çalışıyorum. Bu anlamda sipariş alıyor gibi hissettim bir süre sonra, rahatsız oldum.
◊ “Ölünmüyor” adlı single’ın diğer işlerine göre daha fazla eleştirildi. Bu seni nasıl etkiledi?
- Bazıları çok kızdı, beğenenler de oldu, beğenmeyenler de ama diğer şarkılarıma göre tepki şiddeti yüksekti. Çünkü sipariş vermiş gibi bekliyor insanlar bir süre sonra sizi. Bu seyirciye saygı duymadığım anlamına falan gelmesin, yanlış anlamasınlar. Sürekli aynı şeyi yaparsak samimi olmaz zaten.
YALNIZLIĞI SEVERİM
◊ Yalnızlığı senin kadar iyi anlatan biri daha yok dendi uzun bir süre. Pek bir afiliydi...
- O albüm çok tuttuğu için öyle dediler. (Gülüyor)
◊ Sever misin yalnızlığı?
- Severim, çalışkan biriyimdir ben. O yüzden yalnızlık çok sıkıntı olmaz benim için. Sektör de bilir çalışkanlığımı. Görüntü yönetmeni Veli Kuzlu bana, “Yeter artık teknik bir şeyle uğraşma, çık dışarı fotoğraf çek” demişti. Tavsiye üzerine başladım fotoğrafçılığa. Çünkü ben sürekli soru yağmuruna tutuyordum Veli’yi. Yalnız olduğum için yapabildiğim bir şey oldu sinema.
◊ Hayatında biri var mı şu anda?
- Var.
◊ “Afili Yalnızlık” albümünü çıkardığın zamanlar yalnız mıydın?
- Yalnızdım. Zaten öğrenciydim o zaman. İzmir’den yeni gelmiştim.
AŞK HEM GÜZEL HEM SAÇMA BİR DUYGU
◊ “Aşk dünyanın en saçma ve en güzel şeyi” demişsin. Şu anda aşkla ilgili düşüncen nedir?
- Katılıyorum, iyi demişim. İki taraf olan yani hem saçma hem güzel, saçma olduğu için güzel ve güzel olduğu için durduk yere saçma.
◊ Kaç yıldır hayatında birisi var?
- İki yıldır.
◊ Bütün popstarlar evleniyor. Ya sen?
- Ben de ilerisi için düşünüyorum bir şeyler. Ama şu anda filme odaklıyım.
ANADOLU’DA DELİLERE CİNNİ DERLER
◊ Filmin hikayesine gelelim. Cinni ne demek?
- “Cinni” diyorlar Anadolu’da delilere. Zamanında deliliğin nedenini içine cin girmiş olarak düşündükleri için öyle diyorlar. Yani hem deli hem içine cin girmiş demek. Antalya’da Kırcami adlı mahallede bir ev var. Antalya’da bu evi herkes bilir, kimisi çok inanır kimisi hiç inanmaz. O bina yıkılır 80’lerde. 90’larda yerine yeni bir apartman dikilir. Gerçek bir hikaye bu arada bu. Apartman bomboş kalır. Kiracı gelir, iki ay kalır gider. Bakkal gelir, açar kapatır falan. İnternette de bununla ilgili bir ton hikaye var. Ben de bu hikayelerle büyüdüm. Bunlardan bir tanesini aldım ve bunu geliştirdim. Evle ilgili anlatılan hikayelerden esinlenerek üstüne bir şeyler ekledim.
◊ Film nasıl başlıyor?
- Dilara karakteri bir gece kendi evinin bahçesinde daha önce hiç tanımadığı bir adamın cesedi ile uyanıyor. Sonra hayatı eskisi gibi olmuyor hiçbir zaman. Aile bireyleri arasında kim kime büyü yapmış düğümünü çözmekle uğraşmıyoruz burada. Bu biraz daha yakın zamana adapte edilmiş, biraz daha şehir hikayesi diyeyim. Kurgusu değişik bir film bu.
◊ Filmde kan olmadığını söyledin. Peki nasıl korkutuyorsun, ani korku unsurlarıyla mı?
- Üç, dört kez var öyle durumlar. Ama acayip makyajlı şeyler yok. Ben onu seyirci olarak da çok görmek istemiyorum o yüzden göstermedim. Aslında Cinni, psikolojik gerilim filmi. Ama korku etiketi almasının sebebi üç dört korku sahnesi olması. Genellikle gerilim yaratıyor.
FİLMİN CİDDİ BİR KISMI SİYAH BEYAZ
◊ Aşk var mı filmin hikayesinin içinde?
- Yok, gerilim ağırlıklı. Değişik bir film oldu. Yarısından sonra ciddi bir bölüm siyah beyaz.
◊ Yönetmelik ve oyuncu seçimi nasıl oldu?
- Eda Köksal başrolde. Eda’yı tanıyorum uzun süredir. İç mimar, aynı zamanda sanat yönetmenliği de yaptı. Merve Deniz, Eda’nın oynadığı karakterin ev arkadaşını canlandırıyor. Merve benim geri vokalimdi, sonra single’ı çıktı. Aslında oyuncudur. Gökçen Gökçebağ var. İnşallah festivaller korku filmi diye görmezden gelmez çünkü Gökçen’in çok iyi bir performansı var. Ben oyuncuların hepsinin çok iyi bir iş çıkardığını düşünüyorum.
◊ Festivallere başvurdunuz mu?
- Başvurmadık daha. Vizyonu bir atlatalım, ondan sonra.
◊ Filmin bütçesi ne kadar?
- 300 bine yakıştı prodüksiyon bütçesi. Totalde ise çok daha yüksek.
GİŞE HEDEFİM YOK
◊ Buradan para kazanmayı hedefliyor musun? Gişe hedefin var mı?
- Gişe hedefim yok, para kazanırsam mutlu olurum. En azından kaybetmemeyi bekliyorum. Ama zaten koku filmleri çok izlenmiyor.
◊ Senin hedefin ne peki?
- 300 bin olursa mutlu olurum. Fragmanı 6 milyon izlendi. Dört teaser verdik toplamda, çok izlendi. Biletine kadar yansıyor, ben çok yabancısıyım bu işlerin. Düşük olursa da çok sıkıntı değil ama tabii 30-40 binlerde kalmasını istemem.
◊ Müzik yapıp daha sonra sinemaya geçiş yapan Özcan Deniz, Mahsun Kırmızıgül gibi isimleri nasıl buluyorsun?
- Çok enteresan buluyorum. Mahsun Abi beni aradı en son filmi için. “Bir şarkıya ihtiyacım var” dedi. Benim de albüm çıkmıştı. Gidemedim ben, turnedeydim. Sonra baktım Mahsun Abi’nin filmlerine, Türkiye’nin en çok gişe yapan filmleri. Özcan Deniz de başarılı, gişesi de çok iyi. Demek ki sinema kendi içerisinde bu insanların gördüğü bazı şeyleri görmüyordu. Çok yetenekli insanlar var Türkiye’de ama en çok gişeyi bu isimler yapıyor.
◊ Şarkıcılıktan gelen popülaritenin bir etkisi var mıdır acaba?
- Mutlaka vardır ama mesela Teoman çok gişe yapmadı.
“CİNNİ”Yİ ÇEKERKEN BAŞIMIZA HER TÜRLÜ AKSİLİK GELDİ
◊ İkinci filmin de hazırlıklarına başlamışsın sanırım. O da mı korku türünde olacak?
- Başladım. Korku olabilir, “Cinni”nin nasıl tepki göreceğine bakacağım önce. Ama komedi fikrim de var.
◊ Oynamayı düşünüyor musun?
- Komedide oynayabilirim ama oyuncu olmak gibi bir niyetim yok. Filmin işine yarayacaksa oynarım.
◊ Filmi çekerken etkilendiğin, korktuğun anlar oldu mu?
- Merve çok korktu, ben tuttum kendimi. Bir duvar vardı ve o duvara sanat yönetmenimiz tablolar astı. O tablolar filme başladığımız ilk günden son güne kadar her gün düştü. Ben boyası kaldırmıyor diye algılamayı tercih ettim. Ama sonra kurgulanmasından, montaj aşamasına birçok aksilik yaşadık. Ben batıl inançları olmayan birisiyimdir ama bu kadar aksilik de olmaz yani!
ARTIK ARABESK SÖYLEYENLER BİLET SATIYOR
◊ Sen müziği bırakıp sadece sinemada devam etmeyi düşünür müsün?
- Hayır. 90’ların sonunda alternatif müzik patladı. Ben oradan kalan insanların bir tanesiyim. Bizden önce de arabesk furyası vardı. Şu an yine Türkiye’nin en popüler müziği arabesk. Radyolar çalmıyor ama en çok bilet satan insanlar, arabesk söyleyen şarkıcılar. Bunu kötülemek için söylemiyorum, sadece tespitte bulunmaya çalışıyorum.
◊ Son zamanlarda müzik sektörünü nasıl görüyorsun?
- İyi görmüyorum. Sektöre para girişi konser üzerinden oluyor. Besteciler konserler olduğu için para kazanabiliyor. Artık konser olmadığı için besteciler para kazanmıyor. Ve besteciler para kazanmazlarsa başka iş yapmaya başlar. Ve besteciler başka iş yapmaya başlarlarsa sektör iki üç sene sonra kapanır. Öyle ülkeler var. Ortadoğu’da bir sürü ülkede hiçbir şey üretilmiyor.
◊ O kadar da değildir...
- Ortadoğu’da bir ülkede benim bir şarkımı çalmışlar, klip falan da çekmişler. Dava açacağız, meslek birliği baktı o ülkenin meslek birliği yok. Ülkede doğru dürüst müzik yok çünkü. Kötü bir yere gidiyor dolayısıyla. Meslek birliklerinin bir şekilde sahip çıkması lazım. Öğreniyorlar, uğraşıyorlar ama bu önemli bir şey. On konserden yedisi iptal olmaya başladı. Bu çok ciddi bir şey, başka bir sektörde olsa kıyamet kopmuştu.
Paylaş