Bu komedi kaçmaz

İnce espri, kıvrak zeka bu değil de nedir Allah aşkına?
Böyle bir espri anlayışı en suratsız izleyiciyi bile gülümsetir.
Şu anda sinemalarda gösterilen “Git Başımdan” (Due Date) son zamanlarda izlediğim en iyi komedi.
“Felekten Bir Gece” (Hangover) adlı şahane komedinin yönetmeni Todd Phillips, yine döktürmüş ve yer yer gülmekten kıran bir yol komedisine imza atmış.
Yakışıklı ve karizmatik Robert Downey Jr.’ın rol ve yol arkadaşı Yunan asıllı Amerikalı ünlü komedyen Zach Galifianakis.
Öyle harika bir tiplemeye imza atmış ki, bu başa bela adama fena halde alışıyor ve sempati duymaya başlıyorsunuz.
Yine de Allah kimseye onun gibi bir yol arkadaşı vermesin tabii.
Not: Filmde Pink Floyd’dan Hey You çalan sahneye dikkat. Uçacaksınız...

Çağan’ın yavaş şehri

Türkiye’nin ilk yavaş şehrini gördüm.
Bir huzur, bir sakinlik sormayın.
Yolda giderken yanınızdan bisikletli gruplar geçiyor.
Çevre temiz, insanlar gülüyor, koyunlar, kuzular yeşillikler içinde, stres, dert, tasa, yoğun trafik yok burada.
İçinden bal damlayan mandalinası ile de markalaşma yolunda hızla ilerleyen Seferihisar’dan bahsediyorum.
Burası sadece mandalinası ya da Türkiye’de Cittaslow (Yavaş Şehir) projesine dahil olan ilk şehir olmasıyla değil, Çağan Irmak’ın memleketi olarak da ünlendi.
“Babam ve Oğlum”un çıktığı ve çekildiği topraklarda etrafta dikbaşlı ama yüreği temiz ve sevgi dolu Hüseyin dedeler, heyecanlı, konuşkan babaanneler, gururlu, deli dolu teyzeler görüyorum.
Doğduğu ve beslendiği topraklara sırtını dönmemiş Çağan. “Babam ve Oğlum”la kalmamış, Belediye Başkanı Tunç Soyer’in çağrısına kulak vererek Cittaslow projesine destek olmuş.
“Yavaş Şehir
Seferihisar” belgeselini çeken de, huzura darbe vuracağı için orkinos çiftliklerine karşı duran da yine o.
Seferihisar Çağan, Çağan Irmak da Seferihisar için büyük bir şans bence.
Bu ikiliden çok şey çıkmış ve çıkmaya da devam edecek gibi.
Bu arada Seferihisarlı hayvanseverlere bir iyi haberim var. Evinde iki köpek besleyen hayvansever Başkan Tunç Soyer, şartları kötü olduğu için kapanan Seferihisar barınağının açılıp iyileştirilmesi ve başka bir barınağa gönderilen köpeklerin tekrar geri gelmesi için çalışmalara başlamış.
Barınak gönüllüleri canları gibi sevdikleri ve baktıkları barınak köpeklerine sevgilerini vermeye devam edebilecekler.
Huzurlu bir yaşamın olduğu bu ilk Yavaş Şehir’e ve daha önemlisi Türkiye’nin en hayvan dostu yönetmenlerinden olan Çağan Irmak’ın doğup büyüdüğü yere yakışan da budur zaten.

Sevmekten ne zaman vazgeçersin?

İlişkisinin son günlerini yaşadığını düşündüğüm bir arkadaşım “sevdiğin kişiden vazgeçme eşiği nedir?” diye sordu.
İnsan sevdiğinden vazgeçebilir miydi?
Vazgeçtiyse eğer seviyor olabilir miydi hâlâ? İkisine de evet.
Beklentiler beklenti olarak kalır ve hatta beklentilerin yerini hayal kırıklıkları ile umutsuzluk alırsa o eşiğin üzerinde bulursun kendini.
Ve beklentilerinin Godo’dan farksız olduğunu kavramaya bakar her şey.
İşte o anda aklını başına toplar, Godo’yu beklemekten vazgeçer, zıplayıp o gözünde büyüyen eşiği geçer, yürür gidersin.
Haklı olarak...

Sabiha Gökçen’in CIP sorunu

“Beyefendi (ya da hanımefendi, nezakette sınırları yok neyse ki) buradan geçin lütfen.”
“Neden?”
“Orası CIP girişi! Siz CIP misiniz?”
Bu nasıl olmaması gereken bir soru biliyor musunuz? CIP (Commercially Important Person, Ticari Anlamda Önemli Kişi, businnes uçuyorsan ya da ayrıcalıklı Elit ya da Elit Plus kart sahibiysen bunlardan oluyorsun) olana da olmayana da kötü.
Olsan bir türlü, olmasan bir başka türlü. Sabiha Gökçen Havaalanı girişinde CIP ve normal yolcuların güvenlik kontrolleri yan yana.
İnsan bir bocalıyor, sağa sola yalpalarken de görevliden o kaçınılmaz soru geliyor işte.
Sabiha Gökçen’de CIP girişi karmaşası sürerken ben dayanamayıp bunu Twitter’a yazıyorum.
10 dakika geçmeden bir telefon.
Arayan Sabiha Gökçen Havalimanı Kurumsal İletişim Müdürü Canan Soysal.
Twitter’daki yazımı okuduklarını, sorunu anladığını ve konuyla ilgileneceklerini söylüyor.
Anında müdahale, nazik, duyarlı yaklaşım diye buna
denir işte.
Kutluyorum ve bekliyorum.
Bakalım Sabiha Gökçen, Atatürk Havaalanı’nın ayrı kapılarla çözdüğü bu sorunu nasıl halledecek!