Bu Ben-Hur tamamdır

Sinema tarihinin en fazla Oscar alan filmlerinden biri olan “Ben-Hur”un 2016 model yeniden çevrimi, kısa versiyonuyla sinemalarda. Kısa diyorum, çünkü William Wyler’ın yönettiği 1959 yapımı orijinal filmin 212 dakika olduğunu düşünürsek karşımızdaki 124 dakikalık yeniden çevrimin hikayeyi hayli kuşa çevirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Haberin Devamı

Sinema tarihinin en fazla Oscar alan filmlerinden biri olan “Ben-Hur”un 2016 model yeniden çevrimi, kısa versiyonuyla sinemalarda.
Kısa diyorum, çünkü William Wyler’ın yönettiği 1959 yapımı orijinal filmin 212 dakika olduğunu düşünürsek karşımızdaki 124 dakikalık yeniden çevrimin hikayeyi hayli kuşa çevirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Zaten karşımızda dini öğelerin ve epik anlatımın daha ağır bastığı, orijinaline göre daha çok intikam hikayesine odaklanan bir aksiyon filmi var.
“Ben-Hur”un yönetmen koltuğunda sağlam işlere imza atmış olan Timur Bekmambetov oturuyor.
Aynı orijinalinde olduğu gibi arenada at arabalarıyla yapılan ölümüne yarış sahneleri filmin en can alıcı bölümleri.
Bunları izlerken, atlar konusunda insanın içi cız etmiyor değil tabii.
Kaç at yaralandı ya da öldü acaba diye düşünüyor insan.
Hele ki 1959 yapımı orijinal “Ben-Hur”da 100’e yakın atın öldüğü düşünüldüğünde şüpheler, soru işaretleri daha da artıyor.
Dile kolay, bir film için 100 at.
11 Oscar almış olsa ne olur, tek bir cana değişilir mi!
Neyse ki artık CGI var.
CGI sayesinde, yeni model “Ben-Hur”da tek bir at bile ölmemiş.
Filmin sonunda American Humane Association’ın hayvanlı çekimleri takip ettiğinin ve hiçbir hayvana zarar verilmediğinin yazması içimizi rahatlatıyor.
Yoksa hemen bu filmi de kaldır çöpe at, yerden yere vur moduna girebilirdim.

Haberin Devamı

HAZIR MISINIZ?

Bodrum Belediyesi’nin resmi Twitter hesabından yapılan paylaşıma bayıldım.
Ne kadar yaratıcı, ne kadar muzip.
Trafikte uzun kuyrukların oluştuğu, arabaların yerinde saydığı bir fotoğraf koyup altına şunu yazmışlar:
“Hazır mısınız Kadıköy Belediyesi?
Geri dönüyorlar...”
Gerçekten de öyle.
Tatil bitti, dün itibarı ile okullar açıldı ve yaz boyunca sahil şeridinde ikamet edenler ailece, çoluk çocuk, uzun kuyruklar halinde şehre geri döndüler.
Şimdi gelsin trafik, gelsin kalabalık...
Şehirler hazır mı peki?
Biz hazır mıyız?
Pek sanmıyorum, kilitlenmiş trafiğe, keşmekeşe nasıl hazır olunur ki!

YA KÖPEK YA BEN!

Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de, evlenmek istediği kıza “köpeğini bırak, öyle gel” dedikten sonra terk edilen adamın haberini büyük bir keyifle okudum.
Aferin dedim kıza.
Kendi kendime sordum aynı soruyu, hayvanlar konusunda uçlarda gezdiğim için kendi “Ben de anında terk ederdim” cevabım çok da tatmin edici ve genellenebilir gelmedi.
Başkalarına sorayım dedim.
Twitter’a “Kedin ya da köpeğini bırak gel ancak öyle evlenirim diyen birine ne cevap verirsiniz?” diye yazdım.
Valla helal olsun.
Milletin benden aşağı kalır yanı yokmuş.
Biri bile demedi “köpeği, kediyi bırakır sevgilime koşarım” diye.
İşte cevaplardan bazıları...
“Kim ailesini kabul etmek istemeyen kişiyle evlenmek ister?” (@toprakarslans)
“İkna ederim ama böyle bir sevgilim olacağını sanmam, olay buralara varmadan bitmiş olur.” (@opheliza)
“Burada yazamayacağım bir şey söylerim.” (@sonaterdemli)
“Böyle diyen biriyle sevgili bile olmamış olurdum.” (@ankishua)
“Herkes evinde otursun denir.” (@sbrnay)

Yazarın Tüm Yazıları