Paylaş
Ne alaka demeyin, bende beyaz atlet eşittir dayakçı koca.
Bu, yıllar önce Amerika’dan gelen ve öyle de kalan bir eşleştirme aslında.
“Wifebeater”, Amerika’da beyaz atlet giyen adamların eşlerini daha çok dövdüğü sonucunu çıkaran bir araştırma sonucunda konmuş bir isim.
Beyaz atletleri görünce Justin Bieber’ı değil tabii ama Sinan’ı aradım hemen “ne yaptın sen?” diye.
Sinan, “Beyaz, hem çekimlerde hem de konserlerde sahne ışığını en iyi gösteren renk, bu yüzden tercih ediyorum” dedi.
Atlet ise kendisini bağımsız hissetmesini sağlıyormuş, “Elimi kaldırıp terimi silebiliyorum, kollarım bomboş ve rahat hareket ediyorum” diye ekledi.
Ve böylece beyaz atleti ‘fotojenik’ ve ‘rahat’ sıfatlarıyla “karısını döven adam”dan başka bir yere taşımış oldu.
Justin’e benzetilmemde bir sıkıntı yok
Her ne kadar göz ardı edilmeye çalışılsa da Türkiye’de hayranı oldukları sanatçılara ölesiye bağlanan kalabalık bir ergen kitle var.
Bunu Cinemania’da Justin Bieber, One Direction haberi yaptığımda açıkça görüyorum. Hem Twitter’dan hem de dakikalık reytinglerdeki geri dönüşlerden.
Türkiye’de ise bu kitleye hitap etmeye en yakın duran kişi Sinan Akçıl.
Justin Bieber ile karşılaştırılmaktan hiç mutsuz değil zaten.
Sinan, “Düzgün fiziğin olunca, renklerin de aynı olunca tabii ki benzetiyorlar. Blieber ve Akçıllar da birbirine benziyor. Bir sıkıntı yok. Türkiye’den
biriyle karşılaştırılmaktan daha iyi benim için” diyor.
Bu arada Sinan Akçıl’ın Hollanda doğumlu olduğunu ve annesinin de Selanik göçmeni olduğunu hatırlatayım.
Tarzı (bkz. en son albüm kapağı) ve kitlesi itibarıyla da Amerikan gençlik trendlerine en yakın sanatçı olmasında bunların etkisi vardır kuşkusuz.
Başbakan’a teşekkürler
BM Orman Forumu Konferansı’nda konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, kürk giyenleri eleştirdi ve “Sadece gövde taşıyan, gövdesinin üzerine kafa, o kafanın içinde beyin taşıyan fizyolojik varlıklar değiliz. Biz kalp, ruh ve vicdan taşıyoruz. Giydiğimiz palto bir hayvan türünün yok olmasına sebep olduysa, böyle bir ticaretten rahatsız olmak zorundayız” dedi.
Ne de güzel dedi.
Burada tek eleştirim “hayvan türünün yok olması” kıstasına.
Kürk ticareti, bir hayvan türünün yok olmasına neden olsa da olmasa da kirli bir ticaret. Hayvanların sadece insanlar hava atsın diye öldürülmesi ve dahası hunharca yöntemlerle öldürülmeleri kalp, ruh ya da vicdana sığacak gibi değil.
Ama “Recep Tayyip Erdoğan kürkü eleştirdi” denmesi bile emin olun birçok kişinin kürke vedası anlamına gelecektir.
Hatta gelmiştir bile.
Başbakanımıza korkunç yöntemlerle, acı içinde katledilmesini engellediği tüm hayvanlar adına binlerce teşekkürler.
NOT: Bu arada Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamasına istinaden Bülent Ersoy’un da kürklerini satışa çıkaracağı dedikoduları dolanıyor. Bense Ersoy dahil herkesten kürklerini satmak yerine HAÇİKO’ya vermelerini rica ediyorum.
Biz şimdiden kürk toplamaya başladık bile. Ama merak etmeyin satıp, bu kirli ticarete bir halka da biz eklemeyeceğiz. Çok ilginç bir dönüşüm projemiz var.
Topladığımız kürklerle birlikte çok yakında açıklayacağım.
Sıcak Kalpler’den Öldüren Tutku’ya
Birbirine taban tabana zıt iki filmi aynı gün arka arkaya izledim.
İçimde sevgi kelebekleri uçuran, aşka, sevgiye selam duran, dünyayı iyi niyet ve sevgiyle çarpan kalplerin kurtaracağının altını çizen Sıcak Kalpler (Warm Bodies)... Sevgi bir ölüyü bile diriltir, yaşama bağlar diyor özetle.
Diğer yanda ise pis rekabet, kötülük, çelme takarak ilerlemenin kitabını yazan Brian de Palma imzalı Öldüren Tutku (Passion) var.
Biriyle umutlanıyor, toz pembe bir dünyada hissediyor, diğeriyle gerçeklerle burun buruna geliyorsunuz.
Güzel bir rüyadan uyanıp gerçek günü yaşamak gibi.
Paylaş