2. Uluslararası Bursa İpekyolu Festivali bu cuma başlıyor. Geçen yıl filmlere büyük ilgi gösteren Bursa halkını yine dopdolu bir festivalin beklediğini söylemeliyim.
Bu yılın en önemli yeniliği ’Yedinci Sanat Engel Tanımaz’ projesi. Bu proje kapsamında Çağan Irmak’ın "Babam ve Oğlum" filmini özel teknikler yardımıyla görme ve işitme engelli seyirciler de izleyebilecek. Engelli sinemaseverler, festivale yalnızca izleyici olarak katılmayacak. Sinema atölye çalışması kapsamında engellilere kısa film çekme imkanı tanınacak ve bu filmler festival sonunda izleyicilerin beğenisine sunulacak.
Engellilerin yaşamını kolaylaştıran pek çok imkandan yoksun olan ülkemizde böyle bir projenin yapılıyor olmasını önce şaşkınlık sonra da mutlulukla karşıladım. Bursa’daki bu özel proje umarım benzer çalışmalara örnek olur.
ENBE’nin albümünde ünlü konuklar
ENBE Orkestrası’nın pop müzik tarzında yaptığı ilk albüm piyasaya çıktı.
Orkestra şefi Behzat Gerçeker’i tenis kortlarından tanıyorum. Kendisi çok iyi tenis oynar. Şöyle söyleyeyim; en son birlikte katıldığımız turnuvadan birincilik kupasıyla ayrılmıştık. Behzat teniste olduğu kadar müzikte de iddialı. ENBE’nin son albümünü büyük bir keyifle dinledim.
Albümün ilk klibini "Unutamam" adlı parçaya çekmişler. Murat Küçük sinema tadına son derece dokunaklı bir iş çıkarmış. Bu çalışmanın, her karesi güzel kız ve erkek vücutlarıyla kaplı olan içi boş kliplerden farklı olması hoşuma gitti. ENBE’nin albümünde Ajda Pekkan ve Ferhat Göçer de yer alıyor. Bir zamanların hit cover’ı "Sevdiğim Adam"ı Ajda Pekkan yeniden seslendirmiş. Ferhat Göçer ise üç ayrı çalışmayla albüme damgasını vurmuş. "Rakkas"ın iki farklı versiyonu ve "Kalp Kalbe Karşı"yı ENBE Orkestrası eşliğinde onun sesinden dinliyoruz.
Otel değil setmiş
Geçen hafta "Beyaz Melek"te Tuz Gölü kenarındaki otelin gerçekten var olup olmadığını merak ettiğimi yazmıştım. Tuz Gölü kenarında öyle bir otel yokmuş. Filmde izlediğimiz mekan özel olarak "Beyaz Melek" filmi için inşa edilmiş. Üzüldüm. O otelde birkaç gün geçirmek isterdim doğrusu. Ama ben yine de ilk fırsatta Tuz Gölü’ne gideceğim. Gelen e-posta’lar, göl kenarında çıplak ayakla yürüyüp, güneşin batışını seyretmenin keyfinin bir başka olduğunu söylüyor çünkü.
Hayvanlar adına teşekkürler
Catherine Breillat, "Metres" filmini çekerken sanat uğruna masum bir hayvanın canına kıymaktan çekinmemişti. Ben de onu eleştirmekten alamamıştım kendimi. O yazıma mail ve telefonlarla destek veren tüm hayvanseverlere teşekkür ediyorum. Bu konuda yalnız olmadığımı hissetmek çok iyi geldi. İyi ki varsınız.