Hafta sonu, "Politikayla ilgilenmiyorum" diyen ünlü Fransız aktör Gerard Depardieu ile sinema ağırlıklı bir söyleşi yapmıştık.
Bu röportajın büyük bir kısmını pazar günkü Hürriyet’te okudunuz. Ünlü aktörün kişiliği ve dünya görüşü ile ilgili pek çok şey söyleyen bölüm ise şimdi bu köşede.
Depardieu, söyleşimizin hemen başında, derin bir kültüre sahip olan bu ülkede hem ulusal hem de uluslararası sinemanın nabzını tutmayı başarabilmiş İstanbul Film Festivali tarafından onurlandırılmış olmaktan çok mutlu olduğunu söylüyordu.
İlerleyen dakikalarda, arkadaş seçiminde ırk, din, dil ayrımı yapmayan, önyargılardan arınmış bir insan olması nedeniyle kendisine hayran olduğumu belirttiğimde şöyle dedi: "Ne olursa olsun herkesin aynı olduğunu düşünüyorum. İnsanlar her yerde aynı, sadece şartlar, içinde bulundukları ortamlar farklı."
Ünlü aktör, kaldığı Çırağan Oteli’ne gelirken yol boyunca duvarlarda asılı olan Atatürk resimlerine bakmış ve hayran kalmış. Atatürk’ten yola çıkarak Türkiye’nin çok önemli bir konumda olduğunu söyledi; "Türkiye şu anda Asya’ya açılan son ve en önemli kapı. Egemenlik bir süre sonra Asya’ya geçecek belki. Burada siz önemli bir yerde duruyorsunuz. Her şeyin başında kültür geldiğine göre, sinemanızın ve festivallerin rolü de çok önemli."
"Kamera önünde öpüşmek, sevişmekten daha zordur" diyen ünlü oyuncuya Fransız sinemasında görmeye alışık olduğumuz çıplaklıkla ilgili sorumu, en sevdiği yönetmenlerden bir olan Bertrand Blier yönetiminde çektiği, yakında vizyona girecek ’Beni Ne Kadar Seviyorsun’ ile ilişkilendirerek sordum, rol arkadaşı Monica Bellucci’nin cüretkar sahnelerini hatırlatarak. Cevabı şöyleydi: "Her şey filmine bağlı. Sadece çıplaklık olsun, buradan prim yapalım diyen filmlere tabii ki olumlu bakmıyorum. Sözünü ettiğiniz film bir fahişeyi anlatıyor ve çıplaklık bu filmin içinde hiç sırıtmıyor."
’Beni Ne Kadar Seviyorsun’, 12 Mayıs’ta Türkiye’de vizyonda olacak. Bakalım Depardieu’yü filmde nasıl bulacaksınız ve yukarıdaki tespitlerine hak verecek misiniz?
Çocuklar ve sinema
Garanti Bankası ve TÜRSAK işbirliğiyle gerçekleştirilen 3. Garanti Mini Bank Uluslararası Çocuk Filmleri Festivali 21-24 Nisan arasında gerçekleştiriliyor. Festival kapsamındaki üç atölye çalışmasına dikkatinizi çekmek istiyorum.
Yazar Sevin Okyay’ın yöneticiliğinde düzenlenecek atölye çalışmasında çocuklar filmlerin nasıl izlenmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini öğrenecekler.
Ezel Akay, 23 Nisan saat 16.30’da Maçka GMall’da ’Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?’ filminin gösteriminin ardından çocuklara bu filmi nasıl yaptığını anlatacak, soruları yanıtlayacak.
Animasyon sanatçısı Ali Murat Erkorkmaz, 22 Nisan saat 14.00’de Fransız Kültür Merkezi’nde, ’Piko’nun Adası’ adlı filminin gösteriminden sonra çocuklarla ’Çizgi Film Nasıl Yapılır?’ üzerine bir atölye çalışması yapacak.
Kaçırmayın bence, geleceğin sinemacıları bu atölyelerden geçiyor olabilir.
Bir teşekkürü hak ediyordu
Hülya Uçansu, 25 yılını verdiği, yeni doğmuş bir bebekken ele alıp, türlü zorluklarla büyümesine katkıda bulunduğu İstanbul Film Festivali’ne ve festival direktörlüğüne bu yıl veda etti ya da sinema çevrelerinde konuşulanlara göre, veda etmeye zorlandı.
Hülya Uçansu’nun yerine gelen Azize Tan’a başarılar diledikten sonra konuyla ilgili bir gözlemimi aktaracağım.
Festival partisinde kendisine plaket verilmiş, ama kapanış töreninde biri de çıkıp, Hülya Uçansu’ya tüm sinemaseverlerin önünde 25 yıl adına teşekkür etmedi.