Paylaş
◊ “Öteki Taraf”ı soluksuz izledim. Tebrik ediyorum, gerçekten de müthiş bir film olmuş.
- Aslı Enver: Biz de çok merak ediyoruz.
- Meryem Uzerli: Ben de öyle.
- Özcan Deniz: Biz filmi çekeli bir sene oldu. Araya diziler girdi, “İstanbullu Gelin” oldu. Kızlar unuttu, ne çektiğimizi şu an hiç hatırlamıyorlar!
- A.E: Karakter isimlerimizi hatırlıyoruz. Ben Ece...
- M.U: Geçen gün dedim ki benim karakterimin ismi neydi? Özcan’ın da dediği gibi üstünden çok geçti ya. Ama şimdi hatırladık. Ben de Sara.
◊ Özcan, herkes komedi ya da romantik komediyle yüksek gişe hedeflerken sen gerilimin öne çıktığı, gizemin, korku öğelerinin de bulunduğu farklı türe yöneldin. Bu cesareti nereden buldun?
- Ö.D: Artık farklı bir şeylerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Geçenlerde bu sene çekilen Türk filmleriyle ilgili bir liste geldi önüme. 170’e yakın film var, 160’ı komedi. Çok ciddi içerik sıkıntısı var. Türk sinemasında 500 bin, 1.5 milyon gişe oldu mu iş yaptı diye seviniyoruz ama bu bir başarı değil aslında...
ÖZCAN DENİZ: TÜRKİYE’DE GİŞEDE CİDDİ POTANSİYEL VAR
◊ Bu yıl filmler 1 milyonun üzerine çıkar mı diye konuşuluyor zaten...
- Ö.D: Aslında Türkiye’de çok ciddi bir potansiyel var. 80 milyonun üstünde nüfus... Zaten ortalamanın 3 ile 5 milyon arasında gezmesi gerekirken maalesef 200-300 binlik filmlerle dolu gişe.
◊ Sence bunun nedeni ne?
- Ö.D: İçeriksizlik... Her yapımcı ne yapıyor, komedi. Yığılma oluyor tabii... Biz de biraz bundan dolayı yeni bir içerik sunmak istedik. “Öteki Taraf” tür itibariyle çok fazla örneği olan bir film değil Türk sinemasında.
◊ Ben şimdi gerilim, korku filmi dedim, gizemi var dedim falan ama... Sen nasıl tanımlıyorsun?
- Ö.D: Gerilim dram. Trajik bir hikaye aslında... Alt metinleri de olan, salondan çıktığınızda çok şeyi sorgulayacağınız bir film. Ciddi bir trajik olay var filmin içinde.
◊ Aslında çok zor bir iş yapmışsın... Kısıtlı bir mekanda, üç kişiyle film çekiyor, sürükleyici, merak unsurunun eksilmediği, keyifli bir iş ortaya çıkarıyorsun...
- Ö.D: Gözünü 100 dakika boyunca perdeden alamadan izlenecek bir işi nasıl oluşturabiliriz diye çok düşündük çünkü...
◊ Bir de Türk korku filmlerinde izleyiciler “Dur bakalım nerede güleceğiz, nerede saçmalanmış” diye bekler. Bu filmde öyle bir sahne de yok hiç.
- Ö.D: Türkiye’de korku filmi denildiğinde pek prestijli şeyler çıkmıyor karşınıza. O yüzden ben bunu korku filmi olarak tanımlamıyorum. Trajik bir gerilim ve aşk hikayesi. Başlıklar oluşturacaksak daha çok bu başlıklar üzerinde durulması gerek. Korku başka bir şey. Korku daha çok efektle ya da doğaüstü olaylarla oluşturulur. Gerilim olaydır, yani bir olay dizilimi vardır. Seyirciye sürekli bir çengel takar. Korkuysa anidir. Ani bir ses gelir arkadan mesela...
ÖZCAN DENİZ: MERYEM’İN ROLÜ ASLI’YA OLMAZDI
◊ Kadınlar arasında da çekişme var. Onlar da izleyiciyi çeken detaylar. Nasıl bir araya geldi bu kadro?
- Ö.D: Biz Aslı ile diziye başlamadan önce bu filmi çektik. Bazı projeler vardır kendi cast’ını kendi çağırır. Kafanızda çok fazla alternatif canlanmaz. Burada zaten iki kadın var ve ikisinin kontrast olması gerekiyor. Kamuoyundaki bilinirlikleri de önemliydi. Mesela Meryem’in rolünü Aslı’ya, Aslı’nın rolünü Meryem’e versek mümkün değil oturmazdı. Kamuoyundaki algıları önemli yani...
◊ Aslı’yı bir tanımlayalım. Nasıl sence onun algısı?
- Ö.D: Hani bir eve girersin, anneanneden toruna kadar herkes sever, sahip çıkar, öyle bir algısı var.
◊ Ailenizin kızı...
- Ö.D: Evet, aynen öyle... Meryem’in geçmişine baktığınızda ise tek başına bir çocuk büyütmüş, bir Avrupa’da bir Dubai’de bir bilmem nerede... Dört koldan bir sürü işe saldırıyor. O bir savaşçı.
- M.U: Çok enteresan, ee Özcan devam et sen.
- Ö.D: İmajlar çok önemliydi işte. Biz zaten cast direktörümüzle oturup konuştuğumuzda çat çat oluştu kadro.
ASLI ENVER: ÖZCAN’DAN TEKLİF GELDİĞİNDE ÖNYARGILIYDIM
◊ Aslı, teklif geldiğinde sen ne düşündün? Bu projeyi neden kabul ettin?
- A.E: Özcan’ın filmleri çoğunlukla aynı türde oluyor. Bir de o sıralar çok çalışmayı düşünmüyordum. “Muhtemelen romantik komedi türünde bir film, biz teşekkür edelim” dedim. Sonrasında buna rağmen bir araya geldik, tanıştık. Özcan hikayeyi anlatmaya başladı. Bir anda kendimi hikayenin içinde buldum. “Değişikmiş aslında, acaba olur mu? Biz bir senaryoyu okuyabilir miyiz?” derken “Evet” dedik geçtik. Yani başta önyargılıydım biraz.
◊ Bundan önce de romantik komedide oynamıştın, “Kendimi tekrar etmeyeyim” dedin herhalde.
- A.E: Evet, o nedenle...
- Ö.D: Her oyuncu farklı bir şey bekler. O güdüde olması çok normal.
- A.E: Romantik komedi izlemeyi de oynamayı da sevdiğim bir tür aslında... Ama üst üste iki tane olacaktı, bu sebeple çok sıcak bakmamıştım. Sonra Özcan anlattı filmin hikayesini... Anlattıkça da anlatıyor. 1.5-2 saat konuştuk. “Biz bir de yazılısını görelim” dedik. Ve... Bir anda oldu. Bir de Meryem’i duymak etkiledi.
- M.U: Ben de dürüst olacağım. Bana “Özcan Deniz yeni bir filme hazırlanıyor” dediler. Bunu duymamdan sadece iki gün önce Özcan Deniz’le bir film galasına gitmiştim. “Sevimli Tehlikeli” galası. Galada zaten herkese söylemiştim “Çok güzel çekiyor, yetenekli bir yönetmen, zaten çok iyi bir oyuncu. Onun projelerinde olmak isterdim” diye. Bu enerjiyi iki gün önce dağıttım, hayal gerçek oldu.
ÖZCAN DENİZ: MERYEM’İ GALAYA ÇAĞIRMA SEBEBİM TANIŞMAKTI
◊ Özcan peki o galada aklında var mıydı Meryem’e teklif sunmak?
- Ö.D: Vardı vardı. Galaya davet etme sebebim tanışmaktı. O dönemde Meryem için çok sağlam bir hikayem vardı aslında, sonrasında olmadı.
◊ “Öteki Taraf” senaryosunu okuduğunda ilk ne düşündün?
- M.U: Senaryoyu okumadım. Özcan’la buluştum, bana kendisi anlattı; bu olacak, şu olacak, şöyle bir sahne var, böyle bir kurgu var... Özcan neden o kadar yetenekli bir yönetmen biliyor musun, çünkü her sahnenin duygusunu sana yüzde 100 yansıtabiliyor. O yüzden hemen hikayenin içine daldım.
- Ö.D: Teşekkür ederim. Ben sinemayı yeni yeni öğrenen, her yaptığı filmde bir öncekinin üstüne çıkmaya çalışan biriyim.
MERYEM UZERLİ: MEZARLIK SAHNESİNDE BÜTÜN ORMAN BAĞIRMAMI DUYDU
◊ Çekerken çok zorlandığınız sahneler var mı?
- Ö.D: Mezarlık sahnesinde biz çok zorlandık.
- M.U: Evet çok zordu.
- Ö.D: Aslı’yla en zor sahnemiz ise bale sahnesiydi.
- A.E: Balerin edasıyla dönmemi istiyordu çünkü. Dans dersi de aldım ama öyle bir şey yok yani, mümkün değil. En son “Yapamazsan yemek vermem” diyordu bana Özcan!
MERYEM UZERLİ: KORKTUĞUMDA ALLAH’LA BAĞLANTI KURMAYA ÇALIŞIYORUM
◊ Korkularınız var mı gerçek hayatta?
- Ö.D: Paranormal şeylerden korkarım.
- A.E: Çok karşılaşmıyoruz neyse ki.
- M.U: Ben de negatif enerjiden korkarım. Sonra hemen dua ederim. Allah’la bağlantı kurmaya çalışırım, çünkü ondan daha güçlü bir şey yoktur...
◊ Bu filmde yaşadığın şeyleri de kattın mı senaryoya?
- Ö.D: Hayır, filmde hayatıma dair herhangi bir an yok. Sadece takıntılı aşk durumu... Yani psikopatça sevmek, sevdiğine zarar vermek ya da aşkı travmatik noktalarda yaşamak... Bunlar çevremizde çok sık gördüğümüz şeyler.
◊ Nasıl bakıyorsunuz o takıntılı aşklara?
- A.E: Sağlıksız.
◊ Hiç öyle bir aşk yaşadığın oldu mu Aslı?
- A.E: Olmadı.
◊ Senin oldu mu Meryem?
- M.U: Ben böyle bir şey yaşadım. Ben değildim, benim karşımdaki insan öyleydi. Tabii ki sağlıksız ve zor bir durum.
◊ Bir Vatan Şaşmaz trajedisi yaşandı örneğin...
- Ö.D: Dünyanın her yerinde bu bir suç ama maalesef Türkiye’de bununla ilgili bir yasa yok. Rahatsız ediliyorum, yasa bir şey yapamıyor.
ÖZCAN DENİZ: KADINLAR SEVGİYİ TEST ETMEMELİ
◊ Sevgiyi denemek teması var filmde. Seviyor mu, ne kadar seviyor bir test edeyim durumu... Kadınların sıkça başvurduğu bir yöntem aslında bu. Sen ne diyeceksin bir erkek olarak?
- Ö.D: Test etmemeliler.
- A.E: Hakikaten güvensizlik çok tehlikeli bir şey.
◊ En çok da insanın kendisine zarar veriyor. Öyle değil mi?
- A.E: Aynen öyle.
◊ Sen test eder misin peki?
- A.E: Yok. O noktaya gelmem ben...
◊ Telefon karıştırır mısın?
- A.E: Onu da hiç yapmadım.
- M.U: Ben de yapmadım. İstesem bile, nasıl yapılır bilmiyorum. Yeni telefonlar var geçen gördüm. Yüzüne tutuyorsun hop açıyor. Aslında uyurken böyle koyacaksın telefonu yüzüne...
Ama hayır, ben yapmam.
◊ Ne var mesaja baksak, ne olur ki?
- Ö.D: İlişkiyi o noktaya getirmişsen, artık dönüş zor.
- A.E: Biraz kendine saygınla alakalı bir durum değil mi bu? Farz edelim ki baktık ve hiçbir şey çıkmadı. “Niye yaptım bunu?” düşüncesi oluşurdu...
Bir de kendi telefonumun karıştırıldığını düşünüyorum, çok kızardım.
ÖZCAN DENİZ: SEVGİLİM ESKİ SEVGİLİSİYLE ÇALIŞAMAZ
◊ Peki yine filmden bir tartışma konusu... Şimdiki sevgiliniz, eski sevgilisiyle çalışmaya başlasa...
- M.U: “Sizin aranızda bir şey var mı hâlâ?” diye sorarım. “Yok” derse de inanmak zorundayım.
- A.E: Bilmem, bunu hiç düşünmemiştim. Ama filmdeki gibi bir eski sevgiliyse asla istemem. Tercih etmem ben kendi adıma.
◊ Erkekler nasıl bakıyor bu duruma? Çok takmıyorsunuz gerçi...
- Ö.D: Kim demiş takmıyor diye.
Olur mu öyle şey? Çalışamaz.
MERYEM UZERLİ: ÖZCAN TÜRKİYE’NİN GEORGE CLOONEY’Sİ
◊ İmaj değişikliklerinizden de bahsedeceğim. Hatta birbirinizi yorumlayın diyeyim en iyisi...
- A.E: Özcan’a bu kır saç çok yakıştı bence...
- Ö.D: Teşekkür ederim, ben de kakülüne bayıldım.
- M.U: Ben bugün sadece kirpik taktım, başka bir değişiklik yok. Özcan’ın saçları bence de çok iyi oldu. Türkiye’nin George Clooney’si burada oturuyor işte...
◊ Özcan sen de Meryem’e bir şey der misin buna karşılık?
Ö.D: Charlize Theron ya...
◊ Aslı için de bir şey söyleyelim...
- A.E: Evimizin cici kızı.
- Ö.D: Aslı çok kendine özgü vallahi. Türkiye’de de eşleştirebileceğim bir yüz değil; bunu bir yönetmen olarak söylüyorum.
- A.E: Bu arada Özcan çok iyi bir yönetmen.
Paylaş