Paylaş
Tebrikler, kolay gelsinler, benim yerime heyecanlananlar, benden çok mutlu olanlar.
Evet, daha önce ön jürisinde yer aldığım Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde bu kez ana jürideyim.
Başta jüri başkanı yönetmen Erden Kıral olmak üzere hepsi birbirinden değerli jüri üyeleriyle (ızzet Günay, Mustafa Altıoklar, Mustafa Ziya Ülkenciler, Nurgül Yeşilçay, Sırrı Süreyya Önder, Yavuz Bingöl, Zeynep Oral) birlikte film izleyip, değerlendireceğim, sinema konuşacağım için de mutluyum tabii.
Erden Kıral’la geçen yıl Sadri Alışık Oyuncu Ödülleri jürisinde yine birlikteydik. Seçimlerinde ne kadar sağduyulu, objektif olduğunu, kendi prensiplerinden taviz vermese de, değerlendirmelerinde başkalarının mantıklı açıklamalarını göz önüne aldığına bizzat şahit olmuştum.
Buradan bakınca bu yıl Altın Portakal’da jüri başkanı olmasını son derece yerinde bir karar olarak görüyorum.
Ama jüri ne kadar iyi olursa olsun her yarışma gibi Altın Portakal’ın da kazananı ve kazanamayanları olacak.
Ve 17 Ekim’de kazananlar açıklandığında, diğer jüri üyeleri gibi ben de artık daha az sevene ve çok kırılana sahip olacağım.
şu dünyada eleştirilmeyen jüri var mıdır acaba?
Hele hele yarışmada bu kadar çok (16) ve bu kadar iddialı film varken...
Yaşlı teyzeyi şaşırttım!
Sahil yolunda Beylerbeyi’ne doğru gidiyorum.
Baktım yaşlı bir teyze yaya geçidinin kenarına gelmiş, ilk adımını da beyaz şeridin üzerine basmış.
Frene bastım, yavaşladım ve durdum.
Arkadan kornayı yedim o arada tabii.
Durmama arkamdaki saygısız sürücü kadar yaşlı teyze de şaşırdı.
Caddeyi geçene kadar gülümsedi ve karşıya geçtiğinde selam vererek teşekkür etti.
Benim yaptığım aslında olması gereken.
Yurtdışında doğup büyümedim tabii ama bir süre Londra’da yaşamışlığım ve araba kullanmışlığım var.
Orada gördüğüm şu; bir yaya, yaya geçidine adım attı mı, geçiş hakkı onundur.
Eğer durmaz ve ona çarparsanız cezayı yersiniz.
Bizde de kurallar farklı değil aslında.
Sadece uygulayanı yok.
Sürücüler yaya geçitlerini asfalta yapılmış desenler olarak görmeye devam ettikçe uygulanacağı da yok zaten.
Benim gibiler arkadan korna yemeye devam ederler.
Neyse ki yaşlı teyzenin karşıdan karşıya geçmesini sağladım.
Bir de çevreden görenler ya da bu yazıyı okuyanlar, davranışımı örnek alırsa ne mutlu bana.
Not: Yaya geçitlerinden önce koca koca yazılarla “yaya geçidinde geçiş hakkı yayalarındır, durmayan sürücü şu kadar YTL ceza alacaktır” yazsa ve bu ceza uygulansa ne güzel olur aslında. Sadece bazıları değil, bütün sürücüler yaya geçidinden karşıya geçmeye çalışan yayaları gördüklerinde gaza daha fazla basmak yerine freni tercih etmek zorunda kalırlar.
Fazla mal göz çıkarır mı?
Mail kutuma Yılmaz Dağdeviren’den ilginç yazılar düşüyor.
Geçen günkü, çelişen atasözleriyle ilgiliydi. Bunları okurken her durumu kendimize göre yorumladığımızı daha iyi anladım. ışimize gelince birini, gelmezse diğerini dilimize dolayıp, kendimizi ve etrafımızı kandırıp duruyoruz.
Siz şu anki modunuzda bunlardan hangisini tercih edersiniz acaba?
Damlaya damlaya göl olur. / Taşıma suyla değirmen dönmez.
Bir elin nesi var iki elin sesi var. / Nerde çokluk orda bokluk.
Fazla mal göz çıkarmaz. / Azıcık aşım ağrısız başım.
Söz gümüşse, sükut altındır. / Sükut ikrardan gelir.
Eğri otur, doğru söyle. / Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
ıyilik yap, denize at. / Merhametten maraz doğar.
Eski dost düşman olmaz. / Güvenme dostuna, saman doldurur postuna.
Paylaş