Altın Küre’nin kadınları

Yeni yıla bile dünyayla aynı anda değil farklı saatlerde giriyoruz.

Haberin Devamı

Ama Oscar ve Altın Küre ödül törenleri, Amerika’dan Avrupa’ya, Avustralya’ya, Japonya’ya tüm dünyanın saat farkına bakmaksızın, aynı anda konsantre olup eğlendiği ender geceler...
Oscar için mart ayını bekleyeceğiz. Onun öncesinde, pazar gecesi Altın Küre’yi izleyerek sabahlamak üzere televizyon başındaydık.
Baştan söyleyeyim, bu yılki tören pek bir sıkıcıydı, bana bir ton kuruyemiş yedirdi!
Bono’nun üzerine atlayan ve açıkçası adama ne yaptığını anlayamadığım Amy Poehler’den bir aksiyon çıkacaktı sanki ama o da kısa ve verimsiz oldu.
Törenlerin böyle sıradan geçme ihtimaline karşı kesinlikle bir B planı yapılması lazım.
Neyse elde olanı, kadınlar üzerinden yazalım bari.
Önce kırmızı halı ve bolca kıyafet, takı, saç, baş dedikodusu vardı.
Bu anlamda Oscar kadar özenli bulamadım Altın Küre’yi, kahverengi gibi tercih edilmeyen bir renk olmasına rağmen en çok Cate Blanchett’in kıyafetini sevdim.
Bu seçimim, içindeki Elf dünyasından gelme güzel kadından dolayı da olabilir tabii.
“Blue Jasmine” (Mavi Yasemin) filmiyle aldığı dramada en iyi kadın oyuncu ödülünü sonuna kadar hak ettiğini yeri gelmişken yazmamak olmaz.
Sandra Bullock’u pembeli siyahlı mavili korkunç hediye paketi kıyafeti içinde görünce, itiraf ediyorum, “Ödül almasın, bu gece bir daha gözüm görmesin” dedim içimden.
Lanetim tuttu galiba, kadıncağız uzayda salındı durdu ama ödülü alamadı.
Kusura bakma Sandra, sen de o kadar korkunç giyinmeseydin.
Paula Patton bugüne dek hiçbir şeyden çekmedi Altın Küre’de giydiği kıyafetinden çektiği kadar.
“Omzuna uzaylı sarılmış” da dendi, “Elbisesinin üzerine beyaz lahana yapışmış” da.
Hollywood’un yeni prensesi Jennifer Lawrence kısa saçları ve beyaz elbisesi ile favorimdi.
Yardımcı kadın oyuncu ödülünü alırken o kadar heyecanlandı ki; “Bir daha bana ödül vermeyin, tir tir titriyorum” dedi, ama zaman onun zamanı, daha çok ödül alır.

Haberin Devamı

Ödül işkence pornosuna!

Ödüllerin kime gittiğinin listesi yanda zaten yazıyor, finalin kimleri mutlu ettiğini haberde görebilirsiniz.
Ben biraz tören öncesine gitmek istiyorum.
Altın Küre öncesinde bir yönetmenlik harikası olan “Gravity” (Yerçekimi) favori olarak gösterilirken, “12 Years a Slave” (12 Yıllık Esaret) bir anda atak yaparak öne geçmişti.
Sonra kirli lobi çalışmaları ve “12 Years a Slave”e saldırı başladı.
Tecavüz ve kırbaçlanma sahnelerinden yola çıkarak film için “işkence pornosu” diyen bile oldu.
Üstüne bir de “Tarihsel yanlışlar var” denince Steve McQueen’in savunma yapması gerekti.
Yaptı da, amacının kölelik üzerine bir film çekmek olduğunu ve bunu başardığını söyledi.
Ödül gecesinde ise iki önemli ödül “Gravity” ve “12 Years a Slave” arasında dağıldı.
Alfonso Cuaron, “Gravity” ile en iyi yönetmen ödülünü kazanırken, en iyi film tüm karşı lobi çalışmalarına rağmen insanlık ayıbı olan köleliği sert ve can acıtan bir anlatımla perdeye taşıyan “12 Years a Slave”in oldu.
Gerçi filmin 7 dalda aday olup sadece en iyi film ödülünü alması da bir tuhaftı!
Steve McQueen’in Altın Küre’de yaptığı konuşmadan öğrendik ki, filmin uyarlandığı kitabı kendisine eşi bulup getirmiş.
“Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” cümlesi bir kez daha kanıtlanmış oldu işte.
“12 Years a Slave”, Türkiye’de 24 Ocak’ta sinemalarda olacak.
Yarın basın gösteriminde izleyeceğim için şimdiden heyecan duyduğum en iyi animasyon Altın Küre ödüllü “Frozen” (Karlar Ülkesi) ise bu cuma vizyonda.
Yine basın gösteriminde bugün öğleden sonra izleyeceğimiz, Amy Adams ve Jennifer Lawrence’a Altın Küre getiren, müzikal ve komedi dalında en iyi film seçilen “American Hustle” (Düzenbaz) da bu cuma sinemalarda olacak.

Haberin Devamı

Tablet değil zarf

Artık bazı restoranlarda bile mönü iPad’lerde, tabletlerde sunulurken ve hatta pek çok ödül töreni de elektonik formata geçmişken, Altın Küre klasik yönteme, yani zarf açarak ödül kazananı okumaya devam etti.
Bunun en büyük nedeni, büyük bir kariyer sıçraması ya da sabitlemesi sayılan Altın Küre seremonisinin anılarda klasik ve büyük yer etmesi.
Bu arada yeri gelmişken söyleyim, mart ayında yapılacak olan Oscar töreninde de tabletlerden okumak yerine zarflar açılmaya devam edecek.
Akademi yetkililerinin bu konudaki açıklaması ise bu yöntemin özüne sadık, klasik ve daha güvenilir olması.
Zarflar canlı yayının olacağı gün teslim ediliyor ve sonuçları sadece uluslararası denetim firması Ernst&Young’dan üç kişi biliyor.

Yazarın Tüm Yazıları