Paylaş
Büşra, Çakallarla Dans, Romantik Komedi, Ejder Kapanı, Yahşi Batı film dalının adayları.
Oyuncu adayları arasında ise Cem Yılmaz, Ozan Güven ve Demet Evgar gibi isimler var.
Şimdi adayları bir kenara bırakıp, Altın Bamya nedir, ona bakalım.
Altın Bamya, Türk sinemasındaki cinsiyet ayrımcılığına dikkat çekmek için verildiği söylenen ödülün adı.
Kadınları hor gördüğü, ikinci sınıf vatandaş gibi gösterdiği düşünülen bir rol ya da film varsa bamyayı eline veriyorlar.
Böylece kadınları ikinci plana iten filmler çekmeyin, böyle rollere hayır deyin denmiş oluyor.
Cem Yılmaz, Yahşi Batı gibi bir film çekerken iki kere mi düşünecek şimdi?
Peki bu sansür değil de nedir?
Kadınlara karşı şiddetin, erkek egemenliğinin sonuna kadar karşısındayım ama sinema gibi sonuna kadar özgür ve yeri geldiğinde gerçekçi olması gereken bir sanata yapılmaya çalışılan engellemelere, baskıya, sansüre de hayır diyorum.
Kadın hakları savunculuğunun yolu sansürden geçmemeli.
Dahası da var tabii.
Ödüle ‘altın bamya’ adını koyarak cinsiyetçiliğin alasını yapıldığını hatırlatırım.
Bu ödüller, ismiyle bile aşağılama ve kötüleme çabasında ki bu da yola çıkılan noktanın değerini yitirmesine neden oluyor.
Altın Bamya ödüllerine karşı birileri de çıkıp, Altın Kestane ödülleri dağıtıyoruz dese, hoş olmaz, öyle değil mi!
Kader ağlarını örmeden
Kariyer ve aşk...
Biri varsa diğeri olmaz mı?
Yükselen bir politikacı aşık olur ve sevdiği kadınla yaşamak isterse gerileme dönemine mi girer?
Bir balerin başrole doğru giderken aşkının peşinden giderse sürüden ayrılması, sivrilmesi imkansızlaşır mı?
Kader Ajanları adlı filmde bunlar sorgulanıyor işte.
Matt Damon’ın oynadığı David Noris, belki de geleceğin ABD başkanı olacakken ruh ikizini buluyor.
Dan diye oluyor her şey, ilk görüşte aşk.
Karşısındaki belki de ülkenin en ünlü balerini olacak Elise Sellas (bu rolde muhteşem Emily Blunt var) yetenekli bir kız.
Onlar birleşmek, aşklarını yaşamak isterken bu beraberliğin kariyerlerini olumsuz etkileyeceğini düşünen kader ajanları devreye giriyor.
Onları ayırıp kendi yolların gitmelerini sağlamak, kaderlerini belirlemek için.
Filmin bundan sonrası aksiyon ağırlıklı.
Ama sinemadan çıkışta o soru da sizinle birlikte çıkıyor.
Aşkınızı mı tercih edersiniz, kariyerinizi mi?
Kararlı olursanız seçim size ait aslında.
Ama filmin yönetmeni George Nolfi’nin de dediği gibi... “Siz kendi kararlarınızı vermediğiniz sürece kader sizi yenecektir!”
Dorsay’a saygı
Beşiktaş Belediyesi tarafından Atilla Dorsay için gerçekleştirilen Ustalara Saygı gecesine yurtdışında olduğum için katılamadım. Ama sinema yazarları, yönetmenler, oyuncular, müzisyenler bu çok yönlü kültür adamını, değerli sinema yazarı büyüğümüzü yalnız bırakmamışlar.
Ne mutlu ona. Çünkü eleştirmenlik zor meslek, yıllarca bu meslekte tutunmak, sevilmek de.
Atilla Dorsay’ın pozitif yaklaşımlarını, gülen yüzünü, can acıtmamaya özen gösteren tavrını ve objektifliğini örnek aldım hep kendime.
Bize, bana çok şey katmıştır... Adına kaç gece düzenlense azdır.
Kasadaki hediyeler!
Almanya’da Türkiye’den sahiplendiği iki köpeğiyle birlikte yaşadığını yazan Nurferi Ortmann, kedi köpeğe yaklaşım konusunda Avrupa-Türkiye farkını iki cümleyle, çok güzel özetlemiş.
“Köpeklerimi Ayvalık’tan sahip-lendim. Orada itilip, kakılmaya, taşla kovalanmaya alışmış köpeklerin Almanya’da kendilerini sevmek için uzanan ellere nasıl da korkuyla baktıklarını haftalarca izledim.
Şimdi onlar sevinerek insanlara koşuyorlar ve bol bol sevgi buluyorlar sokaktaki insanlardan.”
“Biliyor musunuz, burada alışveriş yaptığınızda kasadaki görevli yanınızda çocuğunuz varsa şekerleme, köpeğiniz varsa köpek bisküvisi ikram eder.”
Bu kadarını bilmiyordum Nurferi Hanım, ama duyduğuma inanın çok sevindim.
Bu inceliklerin, bu özel sevginin Türkiye’de yaşanmasına benim ömrüm yetmez sanırım.
Yine de umarım, sizin, bizim, yanımızdaki canlısever dostların yardımıyla en azından bunların tohumlarını atmış oluruz.
Paylaş