Alain Delon haklı mı?

Ağaçlar ayakta ölür sözü gibi; henüz ileri seviyede bir hastalığı yokken, hastanelere düşmeden temiz bir şekilde kurtulmak istiyor gibi duruyor.

95 yaşında sapasağlam hayatına devam eden Kraliçe Elizabeth’ten haberi yok herhalde!

Ya da belki de Kraliçe kadar hayata bağlılığı yok.

Neyse kendi hayatı, kendi seçimi deyip ses çıkarmamak, hatta saygı bile duymak en doğrusu.

Ama ölürken 2 yaşındaki köpeğini de yanında götürme isteği gerçekten kafamı karıştırdı.

Bilenler vardır, kendisi uzun yıllar hayvan hakları aktivisti olarak da tanınan Bridget Bardot ile sevgiliydi.

En son Bardot’nun Kanada’daki fok balıklarının korunmasına ilişkin mücadelesine destek vermişti. Yani hayvanseverlikte doğru yerde. Peki ölürken 2 yaşındaki köpeğini de yanında istemesi...

“Belki de öldükten sonra köpeğine onun gibi bakamayacaklarını düşündüğünden” dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Ama bu bile çocuk yaşındaki bir canlıyı öldürmek için bahane olamaz.

Kendi canını bilemem ama başka bir canın sorumluluğunu alıyorsan onu yaşatmak ve iyi bakmak zorundasın. 

İşte tam da bu nedenle ağrılar içinde de olsam, sürünsem de, kedilerim, köpeklerim için gayret ederim, ötenazi kararını asla almam gibi geliyor bana.

Son ana kadar onlar için yaşamak isterim. 

Alain Delon’un köpeğini bence bir an önce kendisinden alıp, başka birine sahiplendirmeleri gerekiyor.

Hangi yıla dönmek istersiniz?

Geri dönmek istediğiniz senenin hangisi olduğunu hiç düşündünüz mü?

Hadi bir düşünün.

Ben de o arada kendiminkini yazayım.

Üniversitedeyim.

Güney kampüste çimlere uzanmışım.

Sevgilim var, deli gibi âşığım.

Şahane matrak ve dolu dolu bir arkadaş grubum var.

Dert yok, tasa yok.

Derslerden kaçmıyorum, her yeni öğrendiğim şeyden keyif alıyorum.

Taş odada müzik yapıyorum.

Mavi Topluluk’ta Queen, Yes, CSNY şarkıları söylüyoruz.

Şimdi iş güç kariyer sahibi olundu, güzel yerlere gelindi ama keyif kalmadı ne yazık ki.

Twitter takipçilerim de benden farklı değilmiş ki, içlerinden biri bile “Ben olduğum anda mutluyum, geri dönmek istediğim bir yıl yok” demedi.

Allah bu zamanlarımızı aratmasın tabii, geçmişe rüyalarda gideriz elbet.

Korona bitmiş gibi davranmayın

Vakalar, haberlerde dendiği gibi gerçekten azalıyor mu? Bu soruyu sorup duruyorum kendime.

Ve cevabı ararken her an bir başka korona pozitif haberi alıyorum yakın çevremden.

Yakın çevrem benim gibi çünkü, vurdumduymaz değil, birazcık evhamlı ve sağlığına düşkün.

Test olmaktan kaçmıyor, önemsiyor, kendini karantinaya almayı ihmal etmiyor.

Test zorunlulukları ve yasaklar kalktığından beri sadece böyle duyarlılar PCR testi oluyor bu aralar.

Vakaların azalması ise hasta olanların azalmasından değil, test olanların azalmasından. 

Ne yazık ki durum böyle.

Siz haberlere aldanmayın, hem kendiniz hem de yakınlarınızın sağlığı için kendi önlemlerinizi almaya devam edin.

Unutulmayan film replikleri
“Aklımda hep bu yüzün kalacak, ne solacak ne yok olacaksın.” (Shakespeare in Love)