AKP Genel Başkan Yardımcısı, Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’nin nüfuz suiistimali yaparak bir şirketten 1 milyon ABD Doları tutarında para aldığına ilişkin belgeyi CHP’nin TBMM Meclis Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ne zaman ortaya atmıştı?
11 Ağustos 2008 tarihinde...
Bu satırların yazıldığı ve Şaban Dişli’nin Adalet ve Kalkınma Partisi’ndeki görevlerinden istifa ettiği tarih ne?
2 Eylül 2008!
Demek ki "her türlü yolsuzluk hortumunu kesmek" iddiasında olan ve "saçı bitmedik yetimin hakkını kimseye yedirmeyeceğini" söyleyen Başbakan Tayyip Erdoğan, konu kendi dünyasından birine gelince tereddüdünü yenmekte çok zorlanmış.
Nitekim Şaban Dişli’yi,aradan tam 22 gün geçtikten sonra "parti içindeki görevlerinden" istifa ettirdiler.
Aslında milletvekilliğinden de istifa edip yargıya gitmesi gerekirdi.
Hadi o kadarını istemeyelim. Bari "dokunulmazlığı" kaldırılsa da gidip adalete hesap verse!
Biliyoruz... Bizde "dokunulmazlık" tersine işler. Çünkü o ayrıcalık milletvekillerine "görüşlerini, düşüncelerini hiç kimseden korkmadan her yerde ifade etmeleri için" verilmiştir. Ama bizde asıl, adinin bayağısı denecek iğrenç işlere karışmış, suiistimal yapmış, haksız iktisap, hırsızlık, sahtekarlık, dolandırıcılık gibi suçlamalarla hakkında soruşturma açılmış kişiler milletvekili olunca bu zırhtan yararlanırlar. TBMM’deki çoğunluk, bu tür olaylar nedeniyle gelen "dokunulmazlığın kaldırılması" taleplerini, aksine hiçbir sebep olmadığı halde reddeder. Böylece "dokunulmazlık" kurumu sadece birtakım seviyesizliklerin korunağı olmakla kalmaz, Meclis’in de itibarını mahveder.
Unutmayalım bunları bundan yaklaşık 6 yıl önce -3 Kasım 2002 seçim kampanyasında- "Dokunulmazlıkla ilgili Anayasa hükümlerini değiştirmeye" söz vermiş olan Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı sürerken yazıyoruz.
Sadece ondan ibaret olsa, "Belki sözünü tutar" der, idare ederdik. Oysa yine bu sütunda daha önce anımsattığımız gibi AKP’nin parti programında hálá, "Seçimle gelen herkesin kanunen vermek zorunda olduğu mal bildirimi şeffaf olarak kamuoyunun bilgisi ve denetimine sunulacaktır" dendiği halde kimse Şaban Dişli’den "mal varlığını açıklamasını" istemedi. Tayyip Erdoğan da bu konuda parmağını kımıldatmadı.
İster kımıldatsın, ister kımıldatmasın. Görüldüğü gibi artık bu tür "yolsuzluk" veya "suiistimal" olayları tek tek değil, üçlü beşli sayılarla karşımıza çıkmaya başladı.
Nitekim AKP’ye yakınlığı bilinen Deniz Feneri isimli derneğin Almanya’daki faaliyetleri orada yargıya intikal etti. Derneğin 3 yetkilisi halkın bağışladığı paralarla ne dolaplar çevirdiklerini mahkemede açıkladılar.
Şaban Dişli olayının bir benzerinin de Gaziantep’te yaşandığı dün basına yansıdı. Yani Ali Dibo’lar iş başında!
O nedenle bilelim ki AKP, ya hortumlamayla gerçekten mücadele edecek ya da gidişi bu yüzden olacak.