İKTİDAR partisinin son zamanlardaki sözcüsü Dengir Mir Mehmet Fırat’ın ağzından çıkanları lütfen televizyonlardan izleyin, gazetelerde okuyun.
Ve bu ülkede siyasetin ne kadar kötü -daha doğrusu düşük düzeyli- bir üslupla yapıldığını görerek bir ders çıkarın.
Bu konuda kaç yazı yazdık anımsayamıyoruz.
Özellikle parlamento üyelerinin dili, siyaset yaşamının hem düzeyini belirler hem de o kuruma -Meclis’e- itibar kazandırır.
Tabii o dil düzeyli olursa....
Öteki ülkelerden söz etmeden -daha doğrusu bu konuda daha önce verdiğimiz örnekleri tekrarlamadan- önce dün Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın CHP Meclis Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu hakkında söylediklerine bir göz atmakta yarar var.
Ama ondan önce belirtelim:
Kemal Kılıçdaroğlu bir süre önce kamuoyuna yansıyan bir bilgiyi tazeleyerek Dengir Mir Mehmet Fırat’ın büyük ortağı olduğu bir şirketin yurtdışına gönderdiği mallar arasında 84 kg. eroin yakalandığını ileri sürmüştü.
Dengir Mir Mehmet Fırat ise o şirketle ilişkisini Eylül 2007’de kestiğini, iddia edilen olayın da kendi ilişkisinin kesilmesinden sonraki bir tarihe ait olduğunu söylüyor ve Kılıçdaroğlu’nu sözlerini ispata davet ediyordu.
Kılıçdaroğlu’nun -özetle- "O halde gazetecilerin karşısına çıkalım tartışalım. Kimin haklı olduğunu herkes görsün" anlamındaki çıkışına bakın Fırat nasıl bir karşılık veriyor:
"TBMM’de basın toplantısı yapacakmışız, beyefendi ile burada kozumuzu paylaşacakmışız. Bu aptalca bir şey. Bu kaçmanın başka bir adı. Bu korkaklık. Dolayısıyla burada Sayın Kılıçdaroğlu’nu bir kez daha müfteri olarak ilan ediyorum. Bundan sonra Sayın Kılıçdaroğlu soyadını kullanmayacağım. Bundan sonra ’Bay Müfteri’ dediğim zaman Türk halkı eski adı Sayın Kılıçdaroğlu’nu andığımı bilecektir. ’Bay Müfteri’ dediğimde bu şekilde anlamanızı rica ediyorum."
Bu sözler üzerine Kılıçdaroğlu da Fırat’tan söz ederken onu "Baron" diye nitelemiş.
Baron kavramının neleri çağrıştırdığını Kılıçdaroğlu açıklamıyor. Ama zihinlerde "uyuşturucu baronu" diye bir kavram olduğunu dikkate alırsanız, bu yönde bir anlam yüklenmek istendiği düşünülebilir.
Gördüğünüz gibi Fırat’ın sözleri parlamento terbiyesi almış bir ağızdan çıkacak gibi değil ama çıkmış.
Aslında "Daha ağır sözler Meclis’te kullanılmadı mı?" diyen de haklıdır. Ama Meclis’teki milletvekillerinin özellikle bazılarının ne kadar cahil, kaba ve görgüsüz olduğunu bilirseniz o küfürleri onlara yakıştırabilirsiniz. Ama Dengir Mir Mehmet Fırat gibi iyi eğitim görmüş, -şahsen tanıyanların ifadesine göre- oturmayı, kalkmayı, insanlarla edebine adabına uygun şekilde konuşmayı bilen biri kontrolünü kaybedip yukarıdaki sözleri sarf ederse, ötekilerin değil, Fırat’ı ayıplanması gerekir.
Başka ülkelerden söz ettik. Kısaca ifade edelim... Parlamentonun beşiği İngiltere’de en kızgın anında bile bir milletvekili ötekinden söz ederken ya "Saygıdeğer meslektaşım" der, yahut da "Saygıdeğer beyefendi" anlamında bir hitapta bulunur. Herhalde kimse ötekine "müfteri" demez.