BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan uçağa binince yahut yurtdışına gidince bizim işimiz çok kolaylaşır.
Çünkü çenesi daha da açılır. Ayaküstü aklına gelenleri hemen ortaya döker. Biz de yazacak konu bulmakta sıkıntı çekmeyiz.
O nedenle kendisine teşekkürlerimizi sunalım da söze sonra devam edelim.
Başbakan Erdoğan şu anda bulunduğu Washington’da bizim yönümüzden önemli sözlerini Brookings Enstitüsü’ndekikonuşmasındasöylemiş.
"Bizim yönümüzden" dememizin nedeni şu:
İran’ın nükleer silah yapma çabalarına ilişkin bir soruya, Amerikalıları ifrit edecek bir yanıt vermiş. "İran, böyle bir nükleer silahı eğer kitle imha silahı olarak yapıyorsa, her şeyden önce ona bunu yapma diyenlerin de kendilerinin nükleer silahlarının olmaması gerekir. Sizde nükleer silah olacak, karşı tarafa sen yapma diyeceksin. O da kendine göre savunmaya geçiyor, bu her ülke için geçerli" demiş.
Kısaca "Kör kadıya ’kör’ demek" ne kadar isabetliyse, işte o da o kadar isabetli konuşmuş. Ama meselenin o tarafı bizi değil ABD’lileri ilgilendirir.
Biz "Anayasa değişiklikleri" ve "seçim yasası" ile ilgili sözlerine değineceğiz.
Başbakan, "Anayasa’yı değiştirmek için muhalefetle mutabık kalmaya mecbur oldukları için sürecin tıkandığını" söylemiş.
İyi de neden tıkandı, onu da söylesene!
"Biz muhalefeti filan dinlemiyorduk. Onlara da soracakmışız gibi gösterdik, ama o laftı. Maksadımız kafamıza uygun bir yeni Anayasa yapmaktı. Ama kamuoyu ayağa kalkınca geri adım atmaya mecbur kaldık. Dahası, muhalefetle anlaşmadan bu işin içinden çıkamayacağımızı gördük. Ama onların özellikle dokunulmazlıkla ilgili hükümlerin değiştirilmesi isteğini kabul etmediğimiz için de onlar bizimle oturup bu konuları görüşmüyor. Süreç bu yüzden tıkandı" desene...
Onu dememiş, ama "seçimlerle" ilgili düşüncelerini söylemiş. İlk defa "yüzde 10 baraj"ın yüksek olduğunu kabul etmiş.
Bu iyi bir işaret...
Keza, "Eğer genelde yüzde 10 barajı korunmak istenirse 100 sandalyeyi Türkiye milletvekilliği için ayırırız, o kesim için barajı örneğin yüzde 1’e indiririz" demiş.
Bu da iyi bir haber.
Lafı buraya kadar getirmişken "Seçimlerin Temel Hükümleri ile ilgili yasayla Milletvekili Seçim Yasası’nın ve bir de Siyasi Partiler Yasası’nın günün koşullarına uymayan hükümlerini demokrasiyi geliştirecek yönde değiştireceğiz" diye ekleseydi sevinirdik.
Ama bakarsınız onu da söyler. Öyle ya, bizimkilerin dili uçakta daha çok açılıyor.
Not: Bilkent Üniversitesi’nde düzenlenen ve birkaç gündür bu sütunda konu edilen Anayasa konulu sempozyuma çağrılmamalarını eleştirdiğim Anayasa profesörlerinden söz ederken Prof. Erdal Onar yerine maalesef merhum Prof. Dr. Yavuz Sabuncu’nun adını yazmışım. Kuşkusuz listeye ilave edilmesi gereken başka isimler de var. Örneğin, Cem Eroğul neden yok? Halen siyasi kimlik taşıyanları yazmadım ama daha başka unuttuklarım olabilir. Onlardan özür diliyorum. O.E.