Paylaş
Kaç bin kişilik olduğunu bilemediğimiz herhalde en az 10 bindir salon ağzına kadar doluydu. Herhalde bir o kadarı da dışarıdaydı. Çünkü insanlar ilk defa güçlü bir muhalefet” adresi bulmuş gibiydi.
Bu coşku nereye kadar sürer bilmiyoruz. Keza siyaseti CHP dışında aramaya mecbur edilmiş CHP’lileri veya dışarıda kalmış sosyal demokratları kendi çatısı altında toplayıp toplayamayacağını görmeye ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Ama dünkü konuşmasında iktidara “Bir ağaç gibi tek değil, bir orman gibi birlikte yürüyeceğiz” diyen yeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, başarmak için yukarıdakileri gerçekleştirmesinin şart olduğunu söyleyebiliriz.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasına gelmeden bir gözlemimizi söyleyelim:
İlki 1950 yılının haziran ayındaki olmak üzere bu tarihe kadar sayısız CHP Kurultayı izledik.
Sözünü ettiğimiz 1950 tarihli Kurultay’daki düzensizlik ne ise 60 yıl sonra yapılan dünkü Kurultay’daki de en az o kadardı.
Bunu gören bir insanın zihnine, “İktidara gelmeden önce iyi organize edilmiş bir Kurultay düzenlemeyi becerseniz fena mı olur?” sorusu geliyor.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasına gelince:
Serinkanlı üslubuyla bilinen Kılıçdaroğlu dün miting hatipliğine zorlandı. Böyle bir durum yıllar önce Erdal İnönü’nün başına geldi. Sonunda o, miting hatiplerinin çizgisini benimsemektense kendi üslubuna bağlı kaldı. Halk da onu öylece kabul etti. Belki Kılıçdaroğlu da aynı şeyi yapmalı.
Bekleyip göreceğiz.
İkincisi... Kılıçdaroğlu dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan hep “Recep Bey” diyerek söz etti. Bu belli ki her şeye çabuk kızan Başbakan Erdoğan’ın sinirlerini bozma amaçlı bir siyasi taktik idi.
Onun da tutup tutmadığını görmek için bekleyeceğiz.
İçeriğe gelince:
Kılıçdaroğlu hemen her şeyden biraz söz etti ama daha çok, toplumun çiftçi, işçi, esnaf, emekli, memur gibi kesimlerini tek tek ele aldı. Onlara “Sizin gerçek partiniz burada” mesajını verdi. Böylece partiyi “seçime” kilitleyeceğini daha şimdiden göstermiş oldu.
Konuşmanın başarılı yanı, halk diliyle yapılması ve seçim vaatlerini şimdiden sıralamış olmasıydı. Örneğin “İktidara gelince etnik kimliklere, inançlara saygılı olacağız. Ama bunların siyasette kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Dokunulmazlıkları kaldıracağız. Yolsuzluklardan hesap soracağız. Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıracağız. CHP’nin kimliğini koruyarak değişimci, devrimci olacağız. Demokrasimizin çıtasını yükselteceğiz. Birlikte üreteceğiz, hakça paylaşacağız. Güneydoğu’ya Doğu’ya yaptırım yapana sıfır faizli kredi vereceğiz. Mayından arındırılan araziyi topraksız köylüye dağıtacağız. Seçim barajını yüzde 10’dan aşağı çekeceğiz. Korku imparatorluğuna son vereceğiz. Ne kendimizi ne yakınlarımızı zengin edeceğiz. Parti içi demokrasiyi mutlaka gerçekleştireceğiz” dedi.
Bunlar iyiydi ama “CHP’yi CHP yapan” temel değerleri vurgulaması eksikti.
Paylaş