Paylaş
Kampanya, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, şehit askerlerden söz ederken “kelle” kelimesini kullandığı için 3 kuruş tutarında para cezasına mahkûm eden Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi Yargıcı Sevgi Övüç’le başladı.
Sevgi Övüç’ün suçu, mahkemesinde “yazıcı” olmadığı bilindiği halde, “yargı kararını yazmayı geciktirmek”ti. Bu suretle “kamu zararına yol açtığı” iddiasıyla hakkında 2 yıla kadar hapis cezası istendi.
Neyse ki Yargıtay 4’üncü Ceza Dairesi bu saçma sapan iddiayı yerinde görmeyerek Sevgi Övüç’ü beraat ettirdi.
Derken kampanyanın aslında “Bizden olanları abad, bizden olmayanları berbad ederiz” mesajını vermekte olduğu anlaşıldı.
Nitekim siyasi iktidarın “tuttuğu” (bunu o tarihte Adalet Bakanı olan Cemil Çiçek’in demeçlerinden anlıyoruz) bir yargıç olan İstanbul 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mustafa Akın örneği, “ödüllendirme”nin mesajını veriyordu.
Mustafa Akın’ın hem görevdeki süresi dolmuştu hem de “yargıladığı insanlar hakkında daha önce kitap yazdığı ve her biri hakkındaki kanaatlerini peşinen açıkladığı için” kararları Yargıtay tarafından bozuluyordu. Bu yüzden Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) çözüm olarak Akın’ı başka mahkemeye yani İstanbul 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na atadı.
Ama bu tayin önce büyük mesele yapıldı. Sonra da Akın, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu üyeliğine getirildi.
Böyle bir örnek daha verelim:
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz hakkında soruşturma açılması taleplerini savsakladığı için HSYK tarafından, İstanbul 4’üncü İdare Mahkemesi Başkanlığı’ndan Kırıkkale Bölge İdare Mahkemesi’ne tayin edilen Kasım Davas’ın ödüllendirilerek Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı’na getirildiğini duymayan bilmiyoruz kaldı mı?
Şimdi bu ödüllendirilecekler kervanına isim yeri boş, adres yeri boş, suçun ne olduğuna ilişkin yer boş, nelerin aranacağına ilişkin bilgi yeri boş bir “mahkeme kararı” verdiği, önceki gün CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu tarafından ortaya atılan Erzurum Özel Yetkili 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İsmail Şirin de eklenir mi, bekleyip göreceğiz.
Ama, onu görsek de görmesek de ortada hepimizi ilgilendiren çok ciddi bir sorun var:
“Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yargılanabilir” dedi diye neredeyse“cehennemlik” ilan edilen, “hukuk devletini savunduğu” için “meslekten atılması” istenen Ömer Faruk Eminağaoğlu’nu bir kalemde geçelim.
Hem son hem de somut örneği Erzincan’da görüyoruz:
Fethullah Gülen cemaati ile İsmailağa cemaati mensupları hakkında yasalara aykırı şekilde halktan para topladıkları iddiasıyla soruşturma başlattı diye Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında 26 yıla kadar hapis cezası istenen suçlamalar yapıldı.
Bu iktidarın bizi nereye götürdüğünü hâlâ merak ediyor musunuz?
Paylaş