AYNEN "futbol" ve "siyaset" konusunda olduğu gibi şimdi de "terör" konusunda herkes uzman kesildi.
Son ekonomik kriz "ekonomist"lerle cahilleri nasıl aynı hizaya getirdiyse, galiba "terör" konusunda da gerçeği görmek için beklemek zorunda kalacağız.
Şimdi de Adalet Bakanı Şahin, uzmanlığını ilan etti:
Mehmet Ali Şahin’in dün söylediklerinden anladığımıza göre "terörü ancak eğitimle" yenebilirmişiz.
Terörden uzun yıllar çeken İngiltere’de mi "eğitim" yetersizdi, İspanya’da mı?
Kimi "ekonomik kalkınma"yı önkoşul olarak öneriyor, kimi "etnik kimlik" konusunu öne çıkartıyor.
Terör eylemlerinin arkasına saklananlara göre, çözümün adı "demokrasi"dir. Ama bireysel hakları ve özgürlükleri koruyan demokrasi değil, etnik bölünmeyi hukukileştiren "demokrasi"dir istedikleri.
Güvenlik güçlerine sorarsanız, terörü ancak onlara verilen yetkiler genişletilirse önleyebiliriz.
Bugünkü Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ ise çözümün anahtarı olarak "önce terör örgütüne katılımların önlenmesini" istiyordu.
Bu ülke uzun süre de terör örgütünün faaliyetinin yoğunlaştığı yöreleri ekonomik ve sosyal yönden kalkındıracak önlemleri tartıştı. Kaç kere "ekonomik kalkınma paketi" ilan edildi. Kiminin içi boş çıktı. Kimi kısmen uygulandı. Ama yine de özellikle altyapı yatırımları (yol, su, elektrik, sağlık, kültür, spor) yönünden Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun kırsal alanları İç Anadolu Bölgesi’nden de, Karadeniz Bölgesi’nden de çok ileri düzeye geldi.
Ama değişen bir şey olmadı.
Olamazdı da...
Çünkü geçen gün CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ’ın TBMM Genel Kurulu’ndaaçıkça ifade ettiği gibi, hükümetin bu konuda bir stratejisi ve ona dayanan politikası yok.
O yüzden bir süre önce kendisinin "Türkiye’deki terörün kaynağı" olduğunu ileri sürdüğü, hatta PKK’yı terör örgütü olarak nitelendirmedikçe yüzüne bakmayacağını söylediği Mesut Barzani’ye "Büyükelçi" düzeyinde temsilci gönderiyor. Çünkü bu konularda Türkiye’nin değil Washington’un politikalarıyla sonuç alınmasına çalışılıyor.
Washington ise hem Türkiye’yi rahatsız eden terör örgütünün kökünün kazınmasını engelliyor -yani bir bakıma terör örgütüne destek veriyor- hem de başka ülkeleri "terörist devlet" diye ilan ediyor.
Oysa gerçek çok basit:
Terör örgütünün önce sahada yenilmesi lazım. Bu sağlanmadıkça, hangi önlemden söz ederseniz edin, istenen sonuç alınmaz.
Terör örgütünü sahada yenmenin birinci koşulu da buna ilişkin politikaların -örneğin sıcak takip hakkının- başta Washington olmak üzere hiçbir yabancı iradenin kontrolüne tabi olmamasıdır.
Türkiye’de egemenliğin "Türk milletine" ait olduğunu buradaki kürsülerde söylemek yetmiyor. Washington’a söyleyebiliyor musunuz?