BAZI şeyler zorlamakla olmaz. Çünkü başta san'atçılık olmak üzere pek çok meslek/uğraş yetenek gerektirir.
Dışişleri Bakanı Sayın Yaşar Yakış'ın diplomat olamayacağı gibi.
Türkiye Cumhuriyeti'ni çeşitli ülkelerde temsil etmiş. Deneyimli bir Büyükelçi konumuna gelmiş.
Velakin... Dün de TBMM Dışişleri Komisyonu'nda kırdığı pottan anlaşıldığına göre kendisine hiç de uygun olmayan bir meslek seçmiş. Çünkü bu defa da Irak'a yapılması söz konusu ABD operasyonundan söz ederken:
‘‘Eğer biz bu savaşa katılmazsak, daha çok Amerikan askeri ölecek. Ve Amerikalılar ömür billah ‘Eğer Türkler katılsaydı bu kadar şehit vermezdik, Türkler nasıl müttefik' diyecekler. Bu da ABD ile yol ayrımı demektir’’ demiş.
Gördüğünüz gibi Sayın Bakan ABD’nin Coni'leri ölmesin diye Türkiye'nin Mehmet'leri ölebilir tezini savunuyor.
Sanki Avrupa'da savaşan Almanlar ölmesin diye Birinci Dünya Savaşı'nda Enver Paşa'ya Kanal (Süveyş Kanalı) Harekátı'nı yaptıran kafa hálá Türkiye'yi yönetiyormuş gibi.
Kore Savaşı'nda da (1950'li yılların başlarında) Türk askeri, Çin Halk Cumhuriyeti Birlikleri tarafından Kunuri'de çevrilen bir Amerikan tümenini kurtarmak için savaşa sürülmüş ve burada kendi mevcudunun dörtte birini (yaklaşık bin kişiyi) şehit vermişti.
Sayın Bakan ilginç bir insan:
Başbakan Abdullah Gül'ün daha önceki gün bile ‘‘ABD'ye karşı Türkiye'yi taahhüt altına sokan hiçbir şey yapılmış değil’’ dediğini dikkate alırsanız Sayın Yakış'ın aralık ayı başlarında ‘‘Üslerimizi, askeri tesislerimizi ve hava sahamızı ABD kullanımına açacağız’’ demesinin ne büyük bir feraset (çabuk seziş) kanıtı olduğu derhal anlaşılır.
Gerçi Sayın Bakan bu sözleri yüzünden, (bildiğimiz yanlış değilse) kendi bürokrasisi tarafından tekzip edilen ilk Dışişleri Bakanı sıfatını kazandı ama... Bu arada pazarlık gücümüzü de sıfıra indirdi.
Sayın Yakış'ın daha göreve başlar başlamaz ‘‘Kıbrıs ve AGSP (Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası) konularında tabii ki taviz vereceğiz; bu konularda taviz vermezsek, o zaman Kopenhag zirvesinde tarih alamayız’’ dediğini de ileri görüşlülüğünün (!) bir kanıtı olarak anımsayalım.
Tabii, ‘‘(Kuzey Kıbrıs'taki) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin AB topraklarından bir kısmını işgal etmiş gibi gösterilmesi tehlikesi’’ne dikkat çeken, böylece Rumları ve Yunanlıları aşırı derecede mutlu eden sözlerini de unutmamak zorundayız.
Sayın Yakış bildiğiniz gibi Dışişleri Bakanı sıfatını taşıyor ama arada bir bizleri tereddüde sürüklüyor:
Acaba Türkiye Cumhuriyeti'nin mi yoksa bir başka ülkenin mi dışişleri bakanıdır kendisi...