DEMOKRATİK Toplum Partisi’nin Grup Başkanı Ahmet Türk, dün kendi milletvekillerine hitap ederken, PKK terörü ve ona karşı yürütülen operasyonlarla ilgili görüşünü İspanya İç Savaşı’ndan kalma bir sözle ifade etmiş:
İspanyollar, savaştan bıkkınlıklarını "Ya Basta!" yani "Artık yeter!" diyerek dile getiriyorlarmış.
Sözün bu kısmında Ahmet Türk’e katılmayacak bir tek insan yoktur Türkiye’de.
Zaten o iki kelimeyi telaffuz etmek yetseydi, mesele yoktu. Oysa "yeter"in hayata geçebilmesi için yapılacak çok şey var. Önce devletine karşı silah kullanan kesimin bundan vazgeçtiğini ilan etmesi ve dediğini yapması gerekli.
O konuda Ahmet Türk’ün genel kamuoyuna vereceği haber var mı?
"Yok" ise ve devletin meşru güvenlik güçleri ile dağdaki terör elemanı aynı kefeye konup çözüm sonra aranacaksa, hep birlikte binlerce kere "Ya Basta!" desek de bir şey değişmez.
Değişmemesi de lazım. Çünkü bu ülkeyi, bu ulusu, bu devleti ebediyete kadar yaşatabilmenin temel koşulu öncelikle onu parçalanmaktan korumak ise, öyle bir "Ya Basta!"ya bel bağlayarak yola çıkan, kendi temel değerlerine ihanet etmiş olur.
Daha doğrusu biz böyle görüyoruz ama anlaşıldığına göre iktidar partisi bir viraj almanın yollarını arıyor.
Tabii kendi inisiyatifiyle değil, Washington’un telkinleriyle...
Sadece Ankara’ya dönük telkinlerden söz etmiyoruz. Belli ki bir senaryo var. Roller dağıtıldı. 5 Kasım’da mutabakata varıldı ve perde açıldı. Şimdi aktörlerin rollerini en iyi şekilde oynamalarına sıra geldi.
Önce Irak’ın kuzeyindeki hava sahası Türk savaş uçaklarına açıldı. "Etkin enformasyon" desteğiyle hedefler belirlenip bombalandı. Ardından 21-29 Şubat operasyonu gerçekleştirildi. Böylece PKK’ya iyi bir ders verildi.
Mesud Barzani’ye "haddi" öğretildi. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, aynı senaryonun gereği olarak, topraklarını bombalayan, sınırından içeri giren ülkeye gönderilip, "dostluk" mesajları verdirildi.
Çok muhtemelen şimdi sıra Türkiye’nin "Mesut Barzani’yi "adam yerine koymasına" geldi.
Kısaca oyunun birinci perdesi hemen hemen tamamlandı.
Evet ama bunlar "Ya Basta!"nın gereğini yerine getirmeye yeter mi?
Zaten zurnanın "zırt" dediği yer de işte orası...
Bizim öteden beri söylediğimiz çözüm açık:
"Hayır yetmez! Ya Basta’nın gereğini yerine getirebilmemiz için Türkiye’yi ulus-devlet modelinden uzaklaştıracak her formül, daha baştan reddedilmeli. Ama Türkiye’deki her birey -etnik kökeni ne olursa olsun- bu ülkenin tüm öteki bireyleriyle her anlamda eşit, özgür ve güvenli olmalı. Bu bağlamda eksiğimiz ne ise hepsi ortadan kaldırılmalı."
Bu dediğimiz Washington’da hazırlanan senaryoya çok muhtemelen uymuyor. Zaten ikide bir "siyasi çözüm" lafını telaffuz eden ve "Ne zararı var efendim, her şeyi örneğin federasyon türü bir yapılanmayı da konuşalım" diyenlerin bu senaryonun sözcüleri olduğunu görüyoruz.
Zaten senaryo öyle olmasaydı ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in buralara kadar yorulmasına lüzum kalmazdı.