ANKARA dünyası henüz meşgul değil ama önümüzdeki günlerde ülkenin geleceğini belirleyecek kadar önemli bir gelişme bizi bekliyor.
Bu gelişmenin sonuçlarıyla önümüzdeki ağustos ayında yüz yüze geleceğiz. Çünkü bir ay sonra 21 üniversitede yeni rektör seçimleri yapılacak.
Bir başka deyişle 85 devlet üniversitesinin dörtte biri kaderini yeniden tayin edecek.
Rektör seçimleri artık sadece üniversiteyi yönetecek kişiyi seçme anlamına gelmiyor.
Türkiye’de rektörler -yürürlükteki yasanın onlara çok geniş yetkiler vermesinin de getirdiği imkánla- bu işlevlerinin dışında ve yaşam tarzımızı etkileyebilecek kadar önemli olabiliyorlar.
Daha açık söylemek gerekirse, seçilecek 21 yeni rektör, ya onlara geniş yetki veren Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) yasasının emrettiği gibi:
"ATATÜRK inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda ATATÜRK milliyetçiliğine bağlı,
Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini taşıyan, Türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan,
Toplum yararını kişisel çıkarının üstünde tutan, aile, ülke ve millet sevgisi ile dolu,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getiren,
Hür ve bilimsel düşünce gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı" kuşaklar yetiştirecek, böylece ülkenin geleceğini Cumhuriyet’in temel değerlerine sahip gençlere emanet edecek, yahut da siyasi konjonktürün beklentilerine yanıt vermeye gayret edecek.
İçinde bulunduğumuz dönemin bu yönden ne kadar hassas olduğunu Trabzon’da çıkan Kuzey Ekspres gazetesinde 6 Mayıs 2008 günü yayınlanan bir mülakattan aktaracağımız satırlar zannediyoruz ki yeterince açık şekilde anlatır:
Gazeteci ile Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin (KTÜ) eski rektörü olan, aradan geçen zaman ardından önümüzdeki seçimde rektörlüğe tekrar adaylığını koyan Prof. Dr. Aydın Dumanoğlu arasında geçen konuşma şöyle:
"- KTÜ’de tarikat ve cemaatçilerin etkin olduğu söyleniyor.
Tarikat ve cemaatlere yakın isimler sizi destekliyormuş?
- Kimi destekleyeceklerini bilmiyorum. Ama şu anda büyük çoğunluğu benim yanımda değil.
- Tarikat ve cemaatçi öğretim üyesi sayısı tahminen ne kadar?
- Kesin sayı veremem. Ama öyle tahmin ediyorum ki Fethullahçı diye tanımlanan veya o gruba yakın olduğu söylenen öğretim üyelerinin sayısı 80 civarında.
Türkiye Gazetesi’ne yakın bir grup daha var.
Işıkçılar diyorlar.
Onlar da 15-20 civarında.
Bir de diğer tarikat ve cemaatten olanlar var.
Onlar da 40-50 civarında.
- Bu ifadelerinize göre, KTÜ’deki öğretim üyelerinin neredeyse dörtte biri cemaatçi-tarikatçı.
- Öyle görünüyor.
- Bu gruplar herhalde eskiden de vardı.
- Eskiden bu kadar fazla değildi. O zaman böyle ayırım da yapılmıyordu."
Bu konuşma öyle sanıyoruz ki, rektör seçimlerinde oy kullanacak öğretim üyelerine, taşıdıkları sorumluluğun ne kadar büyük olduğunu anımsatacak kadar açıktır.