Paylaş
İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanları Anayasa'nın emrine uyarak görevlerinden çekildiler ve yerlerine yine Anayasa gereğince bağımsız üç kişi atandı:
İçişleri'ne İstanbul Valisi Kutlu Aktaş, Adalet'e İzmir bağımsız milletvekili Hasan Denizkurdu ve Ulaştırma'ya, Antalya bağımsız milletvekili A.Ahmet Denizolgun.
Bu atamaların gürültüsü arasında anlaşılan bürokraside bir de ufak operasyon yapıldı:
İstanbul Valisi Aktaş'ın yetki ve sorumluluğu bu atamayla arttı ama, Aktaş, en önemli desteği diye bilinen Emniyet Müdürü Hasan Özdemir'i adeta İstanbul'da bırakmaya zorlanmış gibi oldu.
Oysa Aktaş ve Özdemir taa Kutlu Aktaş'ın Ağrı Valiliği'nden beri birlikte çalışan iki yönetici. Birbirlerini biliyorlar, birbirlerinin dürüstlüğüne ve sorumluluk bilincine güveniyorlar. Başarılarını biraz da bu karşılıklı güven duygusuna borçlular.
Nitekim İstanbul bugün, dünyanın megapolları arasında asayişi en düzgün olanı diye biliniyor. O nedenle Aktaş'ın İçişleri Bakanlığı'na getirilmesine Türkiye adına sevinmek, aynı nedenle İstanbul adına üzülmek sonucunu vermemeli. Bunun için de Hasan Özdemir'i ‘‘yemek’’ isteyenlerin iştihları kursaklarında kalmalı.
Seçim öncesi üç bakanın değişmesi, bilindiği gibi bizim 1961'den beri yani 37 yıldır uyguladığımız bir Anayasa hükmü.
Bu, 1950-60 arası DP iktidarı bakanlarından bazılarının (çok yıl geçti, artık isimlerini yazmayalım) seçimler öncesinde yaptıkları türden partizanlıklara bir daha fırsat verilmemesi için Anayasaya konulmuş bir hüküm idi. Ama bugünün Türkiye'sinde artık bu hükümlere ne kadar ihtiyaç kaldığı tartışılmalıdır. Özellikle Adalet ve hele Ulaştırma Bakanı değişse ne olur, değişmese ne olur? O nedenle bu konu bir Anayasa değişikliği söz konusu olunca artık ele alınmalı.
Bununla birlikte dürüst ama fazla muhafazakâr bir politikacı olan Oltan Sungurlu'nun yerine, liberal görüşlü, sağduyulu ve tutarlı olduğu izlenimini veren kişiliğiyle Hasan Denizkurdu önümüzdeki sekiz ayı aşkın süre içinde ülkeye çok önemli hizmetler yapabilir. Özellikle Türkiye'nin ‘‘düşünce suçu nedeniyle insanları hapse atan ülke’’ lekesinden kurtulmasında ve RTÜK yasasının düzeltilmesinde Denizkurdu'na umut bağlayabiliriz. Çünkü kendisi eski lideri Tansu Çiller'in baskısına rağmen bu konuda DYP içinde en demokratik yaklaşımı sergileyen kişidir.
Yeni Ulaştırma Bakanı Ahmet Denizolgun'un, ‘‘Süleymancılar’’ diye bilinen cemaatin lideri Kemal Kacar'ın torunu olduğu bildiriliyor.
Sayın Denizolgun'u bu makama kişisel liyakati oturttu ise onu, yok o değil de Kacar'la bağlantısı oturttu ise hükümetteki DTP Kontenjanını bu yönde kullanan Hüsamettin Cindoruk'u tebrik (!) etmek gerek.
Paylaş