Paylaş
Şimdi ‘‘beni kızdırırsan seni ele veririm’’ler işe yaramıyor. Tam tersine, herkes kendisini savunabilmek için karşı tarafı suçluyor. Her suçlama yeni bir gerçeği ortaya koyarken aynı zamanda da bir başkasının ağzının açılmasına sebep oluyor.
Sadece bu bağlamda değil, siyaseten de bir zincirleme reaksiyon dönemine girdik: Hani nükleer enerjinin açığa çıkmasıyla ilgili bir teori vardır ya... Belli koşullardaki patlama yeni patlamalara yol açacak ve bu da sonsuza kadar gidecek diye (Bu dediğimizde bilimsel açıdan yanlış ifade varsa nükleer fizikçiler hoş görsünler. Maksadımız sadece zincirleme reaksiyona ilişkin bir örnek vermekten ibaret). Aynı şey sadece çeteler konusunda değil, seçimlerin öne alınması konusunda da geçerli. Hele Bülent Ecevit'in dün DSP Meclis Grubu'nda yaptığı konuşmadan sonra eğer bu hükümet -değil 2000 yılına kadar- 1999'un 17 Nisan'ına kadar yaşarsa öpün başınıza koyun.
Nedeni basit:
Türkbank ihalesi gibi, sözde ekranlara getirilen yani halkın gözleri önünde yapılıyormuş gibi gösterilen bir ihalenin altından Alaattin Çakıcı ile yoğun ilişkili bir tertip ortaya çıkarsa, bizim bildiğimiz Ecevit'i artık o oyunun ortağı yapamazsınız.
Ecevit ‘‘Biz bunu duyunca hemen inceleme başlattık. Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan, Maliye Bakanı Zekeriya Temizel ve İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş, Başbakan'ın onayıyla konuyu önemle ele aldılar’’ dese de, bu olayı kendi içine sindireceğini sanmayın.
Bu demektir ki Ecevit bu hükümeti artık sırtında taşımaz. Taşımayınca da ya Yılmaz istifa eder... Ki bunun ardından gelecekleri düşünmek bile güzel değil... Yahut da Yılmaz, Meclis'ten, 17 Nisan'dan önceki bir tarihe rastlayacak yeni bir erken seçim kararı çıkartır.
Görüldüğü gibi siyaset yaşamımız da bir zincirleme reaksiyon sürecine girmiş bulunuyor. Bundan sonra dikiş tutturmak çok zor.
İşin kötü tarafı, Deniz Baykal, Türkiye'yi 17 Nisan diye bir tarihe kilitledi, şimdi onu kendisi de açamıyor.
Nitekim Ecevit'in dediği gibi seçimleri daha öne almaya kalksanız, en erken nereye alabilirsiniz? Çünkü erken seçim kararını çıkartıp uygulamak için en az ikibuçuk hatta üç aya ihtiyaç var. Oysa kararı 15 günde alamazsınız. Alsanız bile üç ay sonra zaten 17 Nisan'a bir karış bir şey kalmış oluyor.
Almasanız, artık bu yükü kimse taşımak istemiyor...
Kısaca iki ucu da pislenmiş bir değnek... Tutacak yer yok.
En iyisi değneği pisletenin eline vermek, ama o kim?
Paylaş