Bu ülkedeki olumsuzlukların hiçbirinden sokaktaki insanı sorumlu tutamazsınız. O nedenle ne kadar bozukluk varsa, ne kadar geri kalmışsak onlara bakıp bizi yönetenlerin kalitesini tayin edebilirsiniz.
Bu temel düşüncemizi belki yüz defa söyledik. Ama şimdi şu ‘‘af’’ meselesi yüzünden bir kere daha yazmaktan kendimizi alamadık. Çünkü:
Affa ne gerek vardı sorusunu bugüne kadar tatmin edici şekilde yanıtlayan hiç kimse olmadığı halde ısrarla bir af yasası çıkardık. Çıkardığımız yasa önce Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından, sonra da onun yerine gelen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Meclis'e geri gönderildi. Yani bu iki cumhurbaşkanı da ‘‘Böyle yasa olmaz. Tekrar görüşün düzeltin’’ dedi.
Düzeltme yerine Sezer'e nispet olsun diye, aynı yasa aynı şekilde Meclis'ten geçirilip yürürlüğe kondu.
Ve sakat olduğu baştan bilinen yasanın bazı hükümleri Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilince... Yepyeni bir durum doğdu.
Örneğin Anayasa Mahkemesi, ‘‘eşitlik’’ adına karar verirken, tuttu yasa koyucunun affedilmelerini (veya haklarındaki cezanın ertelenmesini) istemediği mahkûmları da af kapsamı içine aldı. Yani yasa koyucunun yerine kendisi yasa koyuyormuş gibi oldu.
Bitmedi:
Meclis, kendisinin de beğenmediği bir af yasası yapmanın pişmanlığını ifade edercesine tuttu Anayasa'nın ilgili maddesini değiştirdi ve TBMM üye tam sayısının (550'nin) en az beşte üçünün (330'unun) oyunu almadıkça af yasası çıkarılamayacağını hükme bağladı.
Velakin, yasanın başlığında ‘‘Şu Tarihe Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun’’ dendiği için, önceki günkü görüşmelerde TBMM Başkanvekili DSP'li Ali Ilıksoy, bu konudaki uyarıları dinlemedi.
Ve yasa oy sayısına bakılmaksızın Meclis'ten geçti.
Şimdi İstanbul Barosu'nun eski Başkanı avukat Turgut Kazan, ‘‘Yasanın başlığı önemli değil, içi önemli... Nitekim Anayasa Mahkemesi de bu yasanın özel af yasası sayılacağına karar vermişti’’ diye yırtınsın dursun... Bunca çarpıklığa bir tanesi daha eklendi, yayınlanıp yürürlüğe girebilmesi için yasa Cumhurbaşkanı'na gönderildi bile.
En fenası... Sözde kamu vicdanına aykırı durumları düzeltmek için başlatılan macera şimdi 7 masum gencin katili -7 kere idam cezası almış- Haluk Kırcı ile akla gelebilecek en hunhar katillerden daha aşağılık bir katil olan Mehmet Ali Ağca'nın da serbest kalmasının yolunu açıyor.
Af yasası, bu katilleri sokağa salanlara mübarek olsun...