Temcit pilavı

DOĞRUSU biz bu siyasi iktidarın Anayasa’da değişiklik yapma sevdasını ertelediğini düşünmeye başlamıştık. Özellikle tanınmış Anayasa uzmanlarından Prof. Dr. Serap Yazıcı’nın geçen hafta VATAN gazetesinde çıkan mülakatını okuduktan sonra, “Aynı gerçekleri herhalde bu ülkeyi yönetenler de görmüşlerdir” diye düşünmüştük.

Haberin Devamı

Mutat üzre yanılmışız.

Onu da dünkü gazetelerden birinde yayınlanan “Anayasa değişikliğinde sona doğru” başlıklı habere dayanarak söylüyoruz.


Serap Yazıcı, Türkiye’
nin içinde bulunduğu koşullarda “Değil Anayasa’da değişiklik yapmak, kira kontratı yapmak bile akıl işi değildir” mesajını veriyordu. Gerekçe olarak da ülkede “laik yaşam tarzını benimseyenlerle dindar ve muhafazakâr çevrelerin, Sünnilerle Alevilerin, Kürt kökenli insanlarla diğerlerinin arasındaki gerilimin, bir uzlaşı ortamında yapılması gereken Anayasa için halen uygun olmadığını” söylüyordu.

Sayalım ki Prof. Dr. Yazıcı yanılıyor.


O zaman başa yani bugünkü iktidarın Anayasa’da “kısmi” değişiklik yapma konusunda kamuoyuna yansımış “düşüncelerine” dönmemiz gerekir.

Haberin Devamı

Şöyle bir taradık. O zaman gördük ki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ileri gelenleri son aylarda akıllarına ne geldiyse, “Anayasa’nın buna ilişkin hükmünü değiştireceğiz” yollu laflar etmişler. Örneğin:


*
 “Kadına pozitif ayrımcılık sağlamayı amaçlayan değişiklik yapacağız” demişler.


*
 “Kamu denetçisi (ombudsmanlık) kurumunu Anayasa’ya sokacağız” demişler.


*
 “Yerel seçimlerin tarihine ilişkin (bu seçimlerin 5 yılda bir yapılmasını emreden) hükmü değiştireceğiz” demişler.


*
 “Devlet sırrı” kavramını Anayasa’da düzenleyeceklerini bildirmişler.


*
 “Anayasa’da küçüklerin (çocukların) korunmasına ilişkin hükümleri güçlendirmekten” söz etmişler.


*
 İnsan onuruna dokunulmasını önleyici hüküm getireceğiz” demişler,


Ama ne kadar ciddi şekilde söyledikleri bilinmeyen yukarıdaki hususlardan ayrı, asıl önemsedikleri bilinen önerilerden de söz etmişler. Örneğin yeni bir “kapatılma kâbusu” yaşamamak için Anayasa’nın hükümlerini değiştirip “Şiddete bulaşmadıkça bir partinin kapatılması mümkün olmamalıdır” demişler.


Devam etmeden söyleyelim:


Doğrusu anlamadığımız bir nokta da bu... Kimse “Anayasa’nın hükmünü değiştireceğimize kendimizi o hükümlere uydursak” demiyor. Aynı şey
Demokratik Toplum Partisi
’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması üzerine de gündeme geldi.

Haberin Devamı


“Canımızı sıkan
(bunu söylemiyorlar) Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun çanına ot tıkayalım da görsünler” demişler.


Bir de “Askeri yargının yetki alanını daraltmayı” düşündüklerini söylemişler.


Ama “dokunulmazlıkla ilgili hükmü ele alalım” dememişler.


Daha “seçim”lerle, “siyasi partilerle” ilgili öteki düzenlemelere değinmedik.


İyi de, bunları sahiden -yani CHP ve MHP’nin desteğini almadan- yapacaklarını sahiden düşünüyorlar mı?


Denemek elbet serbest, ama referandumdan böyle bir paketi çıkarmayı düşünüyorlarsa, korkarız kaldıramayacakları kadar büyük bir riski göze alıyorlar demektir.

Yazarın Tüm Yazıları