BİR işadamı iseniz, herkese verebileceğiniz en iyi güvence, "Bana kefil olduğunu bizzat Başbakan tüm kamuoyuna açıkladı" sözüdür.
Gerçi biz geçmişte kara para aklayıcılara güvenip onlarla İsviçre otellerinde gizli görüşmeler yapan başbakan da gördük.
Batakçı işadamlarını etrafına toplayıp "Onlar benim ailemdir" diyen cumhurbaşkanını da unutmadık.
Ama doğrusu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından "terör örgütlerine kaynak sağladığı" gerekçesiyle resmen suçlanan, başta ABD olmak üzere birçok ülkedeki mal varlıklarına bu nedenle el konan bir işadamından: "Ben Yasin Bey’i tanıyorum ve kendime inandığım gibi inanıyorum. Yasin Bey’in bir terör örgütüyle münasebet kurması, ona destek vermesi mümkün değildir. Yasin Bey (...) hayırsever olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan bir insandır" diye söz eden bir başbakanla karşılaşmamıştık.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan’lı işadamı Yasin El Kadı hakkında bunları söylemesi için o zatla gerçekten yakın ve sıkı işbirliği içinde yaşanmış bir geçmişe sahip olması gerekir.
Bu ilişki son üç dört yıl içinde yaşansaydı kamuoyundan saklı kalamazdı. O nedenle söz konusu ilişkinin, Tayyip Erdoğan’ın Refah ve Fazilet Partisi üyesi olduğu tarihlere ait olması gerekiyor. O zaman da bir dakika durup, Erdoğan’ın o dönemde pek itibar ettiği kişilere bakmak zorunlu oluyor.
Örneğin halen Afganistan’da terör suçlusu olarak aranan eski Başbakan ve Hizb-i İslami lideri Gulbettin Hikmetyar da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın o tarihlerde samimi ilişki kurduğu bilinen isimlerden biriydi.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, terör örgütü lideri olduğu gerekçesiyle 2004 yılında İsrail hava kuvvetlerinin attığı bombayla öldürülen HAMAS lideri Şeyh Ahmet Yasin’e ne kadar içtenlikle sahip çıktığını da unutmuş değiliz.
Son ve somut bir örnek daha var... İsrail’in Filistinli sivillere yönelik şiddet eylemlerini kınadığımızı belirterek söyleyelim:
Seçilerek iktidara gelmiş olmasına rağmen terör eylemlerinden vazgeçmeyen HAMAS’ın siyasi lideri Halit Meşal’la ilişki kuran da Başbakan Tayyip Erdoğan’dan başkası değil.
Bu durumda Tayyip Erdoğan’ın El Kaide’ye para yardımı yapmakla suçlanan Yasin El Kadı’ya kefil olmasının anlamı ve değeri ne olabilir?
İşe yaramaz yani anlam ifade etmez kefalet aranıyorsa, bizzat Yasin El Kadı’nın milyarlarca lira ödeyerek gazetelerde yayınlattığı "Benden iyi, benden temiz, benden fazla iyiliksever insan bulamazsınız" mesajı veren ilanlar da Yasin El Kadı’ya kefildir.
Başbakan Tayyip Erdoğan böyle kategorik bir şekilde "Ben ona, kendime inandığım kadar inanıyorum" türü güvence vereceğine biraz daha ihtiyatlı davransaydı sanırız iyi ederdi. Üstelik o takdirde, yarın öbürgün mahcup olmak riskini üstlenmemiş olurdu.