Susturarak değil

BÖYLE bir öneriyi vermek TBMM Başkanlığı koltuğunda 5 yıla yakın süre oturmuş Bülent Arınç’a yakışır mı, yakışmaz mı ona siz karar verin.

Ama bu milletvekili şimdi Hasan Sönmez isimli parlamenter arkadaşıyla oturmuş, "Yasaların hangi tarihte yürürlüğe gireceğine ve kim tarafından yürütüleceğine" ilişkin, her yasa metninde bulunması gerekli hükümlere artık yer verilmemesini önermiş.

Káğıt üstündeki maksada bakarsanız, "Meclis’in çalışmalarının daha verimli ve ekonomik olarak yürümesini" amaçlıyorlarmış. "TBMM’nin yasama ve denetime ilişkin iş yoğunluğu söz konusu olduğu halde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi sırasında yürürlük ve yürütme maddeleri üzerinde de görüşme açılmakta ve ciddi bir zaman israfı yaşanmakta, sırada bekleyen işler gecikmektedir" demişler.

İyi ki "káğıt israfına engel olmak için yasaların gerekçesi olmaksızın çıkartılmasını" önermemişler.

Bülent Arınç, biliyorsunuz aynen Tayyip Erdoğan gibi "Milli Görüş" okulunun öğrencisidir. Erdoğan "demokratlığını" bugüne kadar gazetelerin ön ve arka sayfalarındaki -ona göre- çıplak kadın resimlerine ses çıkarmayarak ispat etmişti. Arınç da bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in hemen her yasa görüşülürken söz alıp TBMM kürsüsünde konuşmasına engel olmayarak göstermişti.

Ama sabrın da bir sonu var. Nitekim Arınç, yasa tasarı ve önerilerinin sonundaki, "Bu kanun, Resmi Gazete’de yayınlandığı gün yürürlüğe girer" ve "Bu kanunu Bakanlar Kurulu yürütür" şeklindeki hükümler üzerinde bile birileri çıkıp konuşunca "artık yeter" demiş. Böylece aslında "Kamer Genç’i hiç değilse bu maddeler sırasında susturma" amacıyla yola çıkmış.

Aslında Arınç’ın "susturma" (daha doğrusu herkesi kendi kafasındaki nizama sokma) teşebbüsü bundan ibaret değil. Nitekim TBMM Başkanı iken de "muhalefetin yasa maddeleri üzerine verdiği önergeleri ve bunlar üzerinde konuşulmasını sınırlama" amacıyla Meclis İçtüzüğü’ değiştirmeye kalktı ama, neyse ki önerisi kadük (seçimler yenilenince işlemden kaldırılma) oldu.

Anlaşılan Arınç’ın bilmediği bir husus var:

Parlamento "konuşulan yer"dir. Zaten kelime de Fransızca "parler"den (konuşma) üretilmiştir. Bu bir.

İkincisi, parlamentolarda iktidarın yasa çıkarma hakkı ne kadar meşru ise muhalefetin de onu, kuralları kullanarak engellemesi o kadar meşru hakkıdır. Aslında muhalefetin kıvrak zeká oyunlarıyla veya iktidarın sabrını zorlayan taktiklerle yaptığı engellemeler, parlamentoya hem kimlik kazandırır hem de onu renklendirir. Ayrıca kamuoyuna "o konunun ne kadar önemsendiğini" ifade eden mesaj değeri taşır.

Dahası... Bu tür engellemelerin literatürdeki adı "filibuster"dır. "Filibustering" gerçi İngiliz Parlamentosu’ndan çok Amerikan Kongresi’nde başvurulan bir usuldür. Bilinen ilk örneği, Senatör Huey Long’un 1935’te yüksek düzeyde bir atamanın Senato onayına sunulmaksızın uygulanmasını protesto için yaptığı ve aralıksız 16 saat süren konuşmadır. Long’un rekorunun Senatör Wayne Morse tarafından 1953’te 22 saat 26 dakikalık konuşmayla, onunkinin de Senatör Kilmer Corbin tarafından tam 28 saat 30 dakikalık konuşmayla kırıldığını anımsatalım. Bakarsınız lazım olur.
Yazarın Tüm Yazıları