Sonu belirsiz...

IRAK’taki bir avuç Amerikan işbirlikçisi hariç kimseyi mutlu etmeyen belki 5, belki 10 perdelik oyun bittiğinde karşımızda ne bulacağımızı hiç düşünüyor musunuz?

Belki George W.Bush’tan başka kimsenin ‘demokratik’ diyemeyeceği mahvolmuş bir Irak.

Belki de kardeş kavgasına tutuşmuş... İç savaş nedeniyle sokakları kan gölüne dönmüş bir Irak.

Biliyorsunuz, Irak’taki geçici yönetim, ülkenin bundan sonrasına şekil verecek anayasayı süresinde yetiştiremedi. Çünkü taraflar uzlaşamadı.

Buna rağmen biliniyor ki George W.Bush bir kere daha herkesin gözünün içine baka baka Irak’ta ulaşılan başarıdan söz edecek.

Nitekim ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Zalmay Khalilzad, anayasa taslağının gecikmeli ve eksik olarak kurucu meclise sunulmasına rağmen, taslağın ‘İslami geleneklerle evrensel demokrasi ilkelerinin ve insan haklarının sentezi’ olduğunu ilan etti. Bu örneği ‘başkalarının (diğer İslam ülkelerinin) izleyeceği bir çığır’ olarak gördüğünü söyledi. Ve Şiilerle Kürtlerin Irak’ın ulusal çıkarları etrafında birleşmiş olmalarından duyduğu memnuniyeti vurguladı.

Oysa nüfusun yüzde 35’ini oluşturan (bu oran içinde Kürtler de var) Sünni Araplar, Irak’ın bu anayasayla ‘federal’ bir yapıya dönüştürülmesine karşı çıkıyorlar.

Federal Irak’a sadece onlar karşı çıkmıyor, Şii lider Mukteda El Sadr da federalizmi istemiyor. Üstelik kendisi gibi Şii olan Başbakan İbrahim El-Caferi’nin Dawa partisi ile aynı şekilde bir başka Şii grubu oluşturan İslami Devrim Yüksek Konseyi bürolarını basıyor. Onlara karşı silah kullanıyor.

Kuzey’deki Kürtlerin ‘İstediklerimizin yüzde 95-98’ini bu anayasayla alıyoruz’ diye sevinmelerine rağmen onların işi de kolay değil.

Gerçi Kürtler ABD’nin ‘prensi’ muamelesini gördükleri için onlara kimsenin dokunamayacağına güveniyorlar ama kazın ayağının pek de öyle olmadığını ikibuçuk yıldır sürüp giden direnme ve şiddet olayları ortaya koyuyor.

Kısaca Irak’ta bir şeyler çözülüyor mu, bozuluyor mu henüz belli değil.


Not: Prof. Dr. Nur Vergin önceki günkü yazım nedeniyle şu açıklamayı gönderdi:

‘Prof. R. Aybay’ın dünkü (önceki günkü) yazınızda alıntı yaptığınız 2003 tarihli mektubunda şahsımla ilgili verdiği bilgiler yanlıştır:

1) ‘Sayın Demirel’e anayasal vatandaşlık kavramını sunan ve adı Nur Vergin olan bayan sosyoloji profesörü’ ben değilim.

2) Adı geçen profesör (R.Aybay OE.), 1992 yılında bana bu kavramı telefonda sorduydu. Ona ‘
yayınları ulaştıracağımı vaad etmiş’ değilim. Araması için başta J.Habermas olmak üzere yayını olan Avrupalı siyaset felsefecilerinin adlarını bildirmekle yetindim.

3) Aradan geçen 10 yıl zarfında hakkında hálá bilgilenmediği anlaşılan bu kavramı ‘zırva’ olarak nitelemesini ise takdirinize bırakıyorum. Saygılarımla.

Nur Vergin
Yazarın Tüm Yazıları