KEŞKE Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) programının "Yerel Yönetim"lerle ilgili parti görüşünü belirleyen 43’üncü maddesine, "Partimiz (...):
* Kendi alanlarıyla ilgili düzenlemelere gidilmeden önce yerel yönetimlere danışılması ilkesini getirecektir.
* Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na (AYYÖŞ) (European Charter of Local Self-Government) uygun olarak, anayasal sistemimize yerel yönetim hakkının dahil edilmesini sağlayacaktır. (...)" diye yazmasalardı.
O zaman aklımıza "Bunların demokratlığı nerede? Verdikleri söze sadakati nerede? Kendi partisinin millete taahhüdünü dahi yok sayan bir zihniyetin ’siyaset ahlaktır’ gibi sözler söyleme hakkının dayanağı nerede?" diye sormak gelmezdi.
Son günlerde gazetelerde biliyorsunuz AKP’nin "yerel yönetimler reformu"na ilişkin pek çok haber yayınlanıyor.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in hükümet adına verdiği bilgiye göre hükümet "halen mevcudu 3225 olan belediye sayısını 2101’e indirmeye, nüfusu 2000’in altında olan yörelerdeki 863 belediyeyi kapatmaya;283 ilk kademe belediyesinden 34’ünü ilçe haline getirmeye, kalan 241’ini en yakın ilçenin mahallesine dönüştürmeye; tüm bunlardan ayrı olarak 8’i İstanbul’da olmak üzere 42 yeni ilçe kurmaya" karar vermişler.
İyi etmişler de... Bu kararı vermeden önce AKP parti programındaki, "Kendi alanlarıyla ilgili düzenlemelere gidilmeden önce yerel yönetimlere danışılması ilkesini" çöpe mi atmışlar?
Hadi yerel yönetimleri "adam yerine koymaya" değer bulmamışlar. Öyle ya, "kızarsan iki tokat atar susturursun" kafasıyla yönetilen bir ülkede yerel belediyelere, "şunu şöyle yapmayı düşünüyoruz, siz ne dersiniz?" türü bir soru sorulmasını beklemek fazla hayalci sayılabilir.
Zaten bu yasa tasarısından etkilenecek olan belediyelerden hiçbirine "sormak"tan vazgeçtik, tüm olup biten hakkında tek kelimelik olsun bilgi verilmediğini bizzat başkanlar da söylüyor.
Şimdi oturup konuşalım:
Kendi parti programınıza, AYYÖŞ’e bağlı kalınacağını yazdıktan sonra o sözleşmenin:
"Belediyelerin mevcut yerel sınırlarında yapılması öngörülen değişiklikler hakkında öncelikle ilgili yerel yönetimlerin görüşleri alınmasını" ve "Taraf ülkelerin anayasaları öngördüğü takdirde referandum (halkoylaması) yapılmasını" emreden 5’inci maddesi karşısında ne diyeceksiniz?
Üstüne üstlük Anayasa’nın 90’ıncı maddesini değiştirip, AYYÖŞ gibi uluslararası sözleşmelerin "Anayasadan ve yasalardan bile önce geldiğini" ilan ve taahhüt eden bir Türkiye’desiniz.
Bunlar işin "hukuk"lave "siyasi ahlak"la ilgili boyutları.Gerçi şimdi diyeceğimiz de "siyasi ahlak" cümlesinden sayılır ama bir de "yerel yönetimlerin sınırlarını değiştirip 2009 Mart ayında yapılacak belediye seçimlerinde AKP’yi daha avantajlı kılma" tertibinden söz ediliyor.
Siyasi ahlak kavramına zerre kadar saygılı bir iktidar, seçime bir yıl kala bunu yapar mı?