Başbakan Tayyip Erdoğan, akıl hocalarından birinin sözlerine göre sırf “polemik yaratmak” amacıyla mı söyledi yoksa zihninin derinliklerinde saklı düşmanca duygulardan şimdilik sadece İsmet İnönü ile ilgili bölümü mü açıkladı, henüz bilemiyoruz. Ama İsmet İnönü’yü Hitler’e benzeterek çok büyük bir ayıp etti.
Dediklerinin gerçekle bağlantısına değinmeden önce Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Masum Türker’in (Bu sözleri) “Ulusal kahramanımıza bir saldırı olarak değerlendiriyor, Başbakan’ı İnönü ailesinden ve Türk halkından özür dilemeye davet ediyoruz” şeklindeki ifadesine katıldığımızı söylemek isteriz. Tabii Erdoğan’dan böyle bir jest beklemenin anlamsız olduğunu bile bile... Başbakan Erdoğan’ın siyasi rakibi Deniz Baykal’a yanıt verirken: “Kendisini Çörçil’e (Churchill), bu ülkenin hükümetini de Hitler’e benzetiyor. Eğer illa Hitler’e benzetilecek bir figür arıyorlarsa, genel merkezlerindeki eski Genel Başkan fotoğraflarına baksınlar. Orada Führer’e özenip kendisine ‘Milli Şef’ dedirtmiş genel başkanlarının Hitlervari bıyıklarının altından kendisine gülümsediğini görecekler. Ona baksınlar” dediği dünkü gazetelerin hepsinde yer almıştı. Önce belirtelim... İsmet Paşa’nın “Hitlervari” bıyığına biz hiç tanık olmadık. Ama dünkü VATAN Gazetesi’nde, Hitler’in iktidara gelmesinden 10 yıl önce çekilmiş bir “badem bıyık”lı bir İsmet Paşa fotoğrafı vardı. Hitler’in iktidar döneminde bıyığı hiç de öyle değildi. Ama asıl mesele zaten başka: Erdoğan’a birileri: “Şimdi kendisini Hitler’e benzettiğiniz zat, sizin dünyaya geldiğiniz 26 Şubat 1954 tarihinde ne yapıyordu biliyor musunuz?” diye sormalı ve sonra anlatmalı: “Dönemin Başbakanı Adnan Menderes, doğduğunuz tarihten tam 75 gün önce (13 Aralık 1953’te) 6195 sayılı bir yasa çıkarmış ve ana muhalefet partisi CHP’nin tüm mal varlığını elinden almıştı. Amacı muhalefetin sesini boğup ülkeye istediği gibi hükmetmekti. Nitekim Menderes’in saldığı korku yüzünden CHP’ye bir genel merkez binası bulmak dahi büyük güçlükle mümkün olmuş, buldukları bina, partililerin evlerinden getirdikleri eski koltuk, kanepe, masa, sandalye ile döşenmişti. İnönü, o koşullarda da “Demokrasiyi yaşatacağız” diyordu. Nitekim ülkeyi tek partili rejimden çok partili rejime İnönü geçirmişti. Hatta Meclis’te bir gün kendisine: ‘Sen dünün Milli Şefisin’ diyen siyasi rakibi Adnan Menderes’e:‘Ben ülkemi o günlerden demokrasiye getirdim. Şimdi siz, demokrasiden oraya götürüyorsunuz. Aramızdaki fark bu’ diye yanıt vermişti” demeli. Çünkü yaşı yetmediği için belli ki o günleri bilmiyor. Bilmediği için ya da itibarını çürütmeyi aklına koyduğu kişi ve kurumlarda sıranın Milli kahramanlara geldiğini düşündüğü için, İsmet Paşa’yı gündeme almış görünüyor. Acele etmeyin. Bu gidişle yarın da Atatürk’ün “Ebedi Şef”liğine sıra gelecek demektir. Öyle ya... Atatürk devrimlerini, “Biz Batı’nın ilmini, sanatını almadık. Maalesef ahlaksızlıklarını aldık” diyerek özetleyen de Tayyip Erdoğan değil miydi?