DANANIN kuyruğu ne zaman kopacak diye üniversite dünyası bir süredir bekliyordu.
Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) yeni atanacak 21 rektörle ilgili olarak Çankaya’ya sunacağı listeyi belirlemek için yaptığı toplantıya ilişkin haberler, kuyruğun tamamen kopmasada da hayli inceldiğini düşündürüyor.
Kesin bir ifade kullanmayışımız YÖK’ün yaptığı sıralama kısmen iyi, kısmen kötü gibi bir değerlendirmeye dayanmıyor. Çünkü "özgürlük" dolayısıyla "açıklık" vaadiyle göreve başlayan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Çankaya Köşkü’ne sunulacak "3’er aday"la ilgili sıralamanın "Bu adaylarla ilgili olarak atama süreci tamamlanıncaya kadar açıklanmayacağını" duyurdu.
O nedenle elimizde dünkü gazetelere yansımış kimi belirgin kimi net olmayan bilgiler var. O bilgilere bakınca örneğin İstanbul Teknik Üniversitesi’nin(İTÜ) rektörü iken seçimde ilk sırayı kazanan Prof. Dr. Faruk Karadoğan’ın Köşk’e gidecek listede 3’üncü sıraya konduğu anlaşılıyor.
Neden?
"Karadoğan kötü bir yönetici mi?" diye sorunca, "Hayır! İyi bir rektördür" yanıtını alıyorsunuz.
O halde üçüncü sıraya kaydırılmasındaki amaç bugünkü siyasi iktidara yakın olduğu ileri sürülen Prof. Dr. Muhammed Şahin’i oraya getirme tertibinin ilk adımı olmasın?
Süreleri dolduğu için yeniden aday olamayan Uludağ ve Dicle üniversiteleri rektörlerinin eşleri bilindiği gibi seçimde ilk sıraya gelecek oyu almışlardı. Oysa YÖK’ün Çankaya’ya gönderdiği listede bu iki hanım öğretim üyesinin ismi yer almadı.
Şimdi bu kararı nasıl yorumlayacağız?
Türkiye öyle bir ülkedir ki, orada "Dağdaki çobanla benim oyum aynı mı olacak?" diyen bir manken hanım demokrasi adına -bizce haklı olarak- eleştirilir ama "üniversite öğretim üyelerinin yaptığı seçim hiçe sayılınca kimsenin sesi çıkmaz" mı diyeceğiz?
YÖK’ün düzenlediği listenin Gazi Üniversitesi ile ilgili kısmı da öyle...
Bir önceki dönemde rektörlük için en çok oyu alan Prof. Dr. Rıza Ayhan’ın yerine ikinci sıradaki Prof. Dr. Kadri Yamaç atanmıştı. Şimdi o olayın tam tersi yaşanıyor. Bu defa oylamada Yamaç birinci, Ayhan ikinciydi. Ama YÖK listeyi değiştirdi, Ayhan’ı birinci sıraya, Yamaç’ı ikinciye koydu. Oysa Ayhan seçime girerken, "Öğretim üyelerinin iradesinin korunması, kendi onurumun, öğretim üyelerinin onurunun korunması, üniversiteyi üniversite yapan değerlerin korunması, üniversite öğretim üyelerinin yok sayılmasına karşı tepkimizi ifade edebilmek için aday oldum" demişti.
Şimdi aynı sözleri söyleme sırası Kadri Yamaç’a mı geldi?
YÖK’ün bu rektör adayı sıralamasıyla aslında "liyakatli rektör" atamaktan çok "türbana izin verecek rektör" arayışı içinde olacağı zaten düşünülüyordu.
Anlaşılan o ki, Atatürk Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Cumhuriyet Üniversitesi yönünden planın ilk adımı gerçekleşmiş görünüyor. Eğer bilgi yanlış değilse Ondokuz Mayıs Üniversitesi de topun ucunda. Ötekileri henüz bilemiyoruz.
Dicle Üniversitesi’nde de "kurtarılmış bölge" sorunu yaşanıyor.
Bakalım "laik cumhuriyeti korumaya" yemin eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kimi koruyacak?