TÜRKİYE’nin çeşitli yerlerinde tam 110 adet İmam Hatip Lisesi açan bir eski politikacı dostumuz, geçenlerde Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan duyduğu üzüntüyü ifade ediyordu.
Son zamanlarda kendisiyle görüşemediğimiz eski bir Milli Eğitim Bakanının da pek üzüntülü olduğunu dolaylı olarak işittik. Onun açtığı imam hatip lisesi sayısı 150 idi.
İsmini vermediğimiz bu politikacıları biliriz. İyi insanlardır. Laik Cumhuriyete düşmanlık duyduklarını söylemek için hiçbir sebep yoktur.
Ama "Yapmayın. Türkiye’nin din adamı ihtiyacından fazlasını yetiştirecek kadar İmam Hatip Lisesi açmayın" diyenlere dudak büküyorlar, "Hiçbir şey olmaz!" diyerek bildiklerini okuyorlardı.
Dünkü Hürriyet’te 9’uncu Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in "Büyük ıstırap içindeyim" dediğini okuyunca kendisi gibi üzüntü içinde olan eski bakanları anımsadık.
Sayın Demirel’in duyduğu ıstırabın iki nedeni olduğu anlaşılıyor. Birinci sebep olarak "Demokratik Cumhuriyetin laiklik ayağının tartışma içine girmesini" söylüyor. İkinci neden olarak Anayasa’da yapılan değişiklik sonucu doğan "huzursuzluk ve bölünmeyi" gösteriyor. "Huzursuzluk ve bölünmenin önemi yoktur diyenin alnını karışlarım. Yarattınız. Bu hoş bir şey değildir. Istırap içerisindeyim. Fevkalade üzgünüm" diyor.
Şimdi üzülen eğer 1993 Mayıs ayından sonraki yani Çankaya’ya çıkmasını izleyen yılların Demirel’i ise, kanımızca üzülmeye hakkı vardır.
Ama ondan önceki 29 yılın Süleyman Demirel’inin şimdi üzülmeye hiç ama hiç hakkı olmadığı bir gerçektir.
Sayın Demirel yukarıda sözünü ettiğimiz bakanların Başbakanı idi. Onlara "Bırakın kardeşim, dinine, diyanetine bağlı evlatlar yetiştirmek isteyen vatandaş çocuğunu imam hatip lisesine göndersin" diyerek tam 327 adet imam hatip lisesi açtıran da Sayın Demirel idi.
İmam hatip liselerinin açılmasına değil, onların "meslek lisesi" olmaktan çıkartılıp genel liseler haline dönüştürülmesine karşı çıkanları azarlayan da şimdi "büyük ıstırap içinde" olduğunu söyleyen Sayın Demirel’den başkası değildi.
Siz "Ben memleketimde Müslümanların göğsünü gere gere Müslümanım demesini istiyorum" gibi çok masum görüntülü sözlerle oy toplamaya kalkarsanız sonu bu olur. Sizin açtığınız imam hatip liselerini de bir süre sonra başkası kendi partisinin "arka bahçesi" haline getirir.
Siz seçim meydanlarında kendinize Kuran’ı Kerim hediye ettirir, böylece "dine saygı" görüntüleri verirseniz, varacağınız yer bu "ıstırap" adresidir.
Siz "1924 Anayasası’nda devletin dini İslam yazılı" der, "Tevhid-i Tedrisat Yasasını" tartışmaya açarsanız, bugünkü sonuç nedeniyle ıstırap duymaya hakkınız olmaz.
Sadece Sayın Demirel’in değil, bir zamanlar "Turgut (Özal) Bey’den laikliğe zarar gelmez" diyenlerin ve kanıt olarak da Semra Özal ile kızı Zeynep Özal’ın yaşam tarzını gösterenlerin de şimdi "ıstırap" duyduklarını, sosyal ortamlarda karşılaştığımız zaman onlardan dinliyoruz.
Yıllarca söyledik, anlatamadık.
Şimdi yaşayarak öğrenecekler. Dileriz artık çok geç değildir.