Silahla oynanmaz...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Merhum Turgut Özal keşke mezarından şöyle bir başını kaldırıp Türkiye'ye bakabilse de, ‘‘herkese silah edinme hakkı’’ verdiği Türkiye'nin ne halde olduğunu görebilse.

Özal, ‘‘vizyon sahibi’’ geçinirdi ya...

Emniyet Genel Müdürlüğü'nce tutulan kayıtlar, ‘‘ateşli silahlarla ölüm ve yaralama olaylarında özellikle 1996 yılında büyük bir patlama yaşandığını’’ ortaya koymuş.

Örneğin 1995'te ruhsatsız silahla 167 adet cinayet işlenmişken 1996'da bu sayı 807'ye fırlamış.

Bu cinayet rakamı... Ya silahlı yaralama?

O da patlamış... Nitekim 1995'te 540 adet olay saptanmışken 1996'da bu sayı 2981'e, yani nerdeyse beş katına çıkmış.

Şehir, kasaba yahut köy içinde coşup silaha sarılarak takır takır boşaltma oranı da beşe katlanmış.

Haberi veren arkadaşlarımız, bu artışı biraz Susurluk'la ilgili uğursuz gerçeklere bağlı imiş gibi değerlendirmişler ama, bize sorarsanız sebep Susurluk değil, ‘‘Türkiye'yi Susurluk'a çeviren politikalar’’dır.

Yani sebep, Özal'ın bir yandan devlet otoritesini çürüten, kuralları uyulmaz hale getiren, öte yandan da her isteyenin tabancayı beline takıp ortalıkta fink atmasına olanak veren politikalarında aranmalıdır.

Tanrı selamet versin: O tarihte İçişleri Bakanı olan Abdülkadir Aksu 24 Kasım 1990 tarihli Sabah Gazetesi'nde yayınlanan demecinde, ‘‘Herkeste silah olduğu bilinirse kimse kimseye silah çekemez’’ diyordu.

Aksu aslında 1986 yılından beri ‘‘Her isteyen silah sahibi olsun... Ne var bunda? Hem bu sayede Hazine'ye de para girer’’ diyen ve ‘‘Hiç olmazsa ben kimde ne olduğunu bilirim’’ diye konuşan (22 Mayıs 1987 Hürriyet) Turgut Özal'ın görüşlerini yansıtmaktaydı.

İşin tuhafı Özal, ‘‘Hiç olmazsa ben kimde ne olduğunu bilirim’’ derken de hatalıydı. Çünkü İçişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamalardan anlaşıldığına göre, ne Özal ne de devlet, kimde ne olduğunu hiçbir zaman doğru dürüst öğrenemedi.

Nitekim Emniyet Genel Müdürlüğü, 1997 sonu itibariyle Türkiye'de sivil vatandaşların 609 bin ruhsatlı silahı olduğunu ileri sürüyor. Bunlardan 235 bin 94'ünün taşıma ruhsatlı olduğunu bildiriyor.

Oysa aynı Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 27 Mayıs 1995 tarihli gazetelerde yayınlanan açıklamasına göre 1994'te yurdumuzda 241 bin kişinin taşıma, 231 bin kişinin de bulundurma ruhsatlı silahı varmış.

İçişleri Bakanı Nahit Menteşe'nin 12 Şubat 1997 tarihli gazetelerde yayınlanan demecine göre ‘‘Türkiye'de 1995 sonu itibariyle 316 bin 176 adet taşıma ruhsatlı, 257 bin 729 adet de bulundurma ruhsatlı silah bulunduğunu’’ ilave edelim de siz anlayın Özal'ın ‘‘Hiç olmazsa ben kimde ne olduğunu bilirim’’ derken nasıl bir palavra sıktığını ve bu işin suyunun nasıl çıktığını...













Yazarın Tüm Yazıları