BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, 28 Mart 2009’da yapılacak "yerel yönetim seçimleri"nin kampanyasını birkaç gün önce Elazığ ve ardından Kahramanmaraş’ta yaptığı konuşmalarla başlattı.
Bu konuşmalardan anlıyoruz ki seçmenin Adalet ve Kalkınma Partisi’ni (AKP) önümüzdeki seçimde en çok "yolsuzluk" iddiaları yüzünden cezalandıracağından korkuyor.
Nitekim Elazığ’da "Biz yolsuzluk ve yoksullukla mücadele için iktidar olduk. Yolsuzluk yapan milletvekili, belediye başkanı, belediye meclisi üyesi olsa da onunla yolumuzu ayırırız. Biz bu tür olaylara müsaade etmeyiz" demiş.
Kahramanmaraş’ta söyledikleri de özde farklı değil. Ama Akşam gazetesine göre burada "Yolsuzluğu asla kabul etmedik, etmiyoruz. Bu işe bulaşmış arkadaşlar varsa biz asla bu konuda taviz vermedik, vermeyiz. Ve bir kısmını da partimizden ihraç ettik" cümlelerini de eklemiş.
Bu sütunda özelde Başbakan’ın,genelde de AKP’nin "yolsuzlukla mücadele" konusunda samimi olmadığını kaç defa yazdık. Nitekim samimi olsaydı:
Tayyip Erdoğan, Başbakan sıfatıyla 4 Mayıs 2004 tarihinde TBMM’ye sunduğu "Yolsuzlukla Mücadele Kanun Tasarısı"nın Meclis’ten geçmesini ve yürürlüğe girmesini sağlardı. Yapmadı.
Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı sırasında rüşvetle ve yolsuzlukla mücadele iddiasıyla, ancak mahsus "sakat" olarak çıkartılan 3628 sayılı yasanın hiç değilse yolsuzlukla mücadelenin önünü tıkayan maddesini değiştirirdi. Değiştirmedi.
O maddenin içeriğini de söze devam etmeden anlatalım:
Söz konusu yasa önerisini Gökhan Maraş isimli bir milletvekili sunmuştu. O öneriye göre tüm kamu görevlileri ile kamusal nitelikte görev yapan kişiler -örneğin kamuya yararlı dernek yöneticileri, belli görevleri yapan gazeteciler, vakıf yöneticileri- devlete mal bildiriminde bulunacaklar ve bu bildirimler kamuya açık olacaktı.
Özal bunu engelledi. Bildirimin "gizli kalması" ilkesini yasaya koydurttu. Böylece çalan çırpan, rüşvet alan bir kamu görevlisi, hakkında şikayet olmadıkça ve konu savcılığa intikal etmedikçe, her türlü rezilliğini saklama olanağına kavuştu. Erdoğan da bile bile bunu değiştirmedi.
Erdoğan kamuoyu önünde verdiği söze rağmen, milletvekili dokunulmazlığını, hırsızlığı, yolsuzluğu, nüfuz suiistimalini korumaktan çıkaracak yasal değişiklikleri yapmaya yanaşmadı.
Ama tam tersine politikalar izledi. Örneğin yolsuzlukların anası olan "Kamu İhale Kanunu"nu yolsuzluk yapanların önünü açacak şekilde ve tam 15 kere değiştirdi.
Dahası... Elazığ ve Kahramanmaraş’taki sözlerine rağmen AKP’liler tarafından yapılan yolsuzlukları hiçbir zaman "kabul etmedi". Bir başka deyişle onların yolsuzluk yaptığını hep inkár etti. O nedenle de bugüne kadar hırsızlık, yolsuzluk gibi bir nedenle hiç kimseyi partiden ihraç etmediği gibi (attıysa isim versin yayınlayalım), kimseyle de yolunu ayırmadı.
İşte bütün bu gerçekler artık iyice saklanamaz hale geldiği için olsa gerek Avrupa Birliği Komisyonu tarafından önümüzdeki 5 Kasım’da yayınlanacağı bildirilen "İlerleme Raporu"nda "Türkiye’de yolsuzluğun yaygın olduğu" ifade ediliyormuş.
Başbakan kızar diye yalan mı söylesinler. Gerçek bu...