Şamaroğlanı...

HANİ ikide bir ‘‘Sevr sendromu’’ iddiası karşımıza çıkmasın diye kendimizi tutuyoruz ama, bazen de insanın tahammülü çok zorlanıyor...

Tabii bizim Stockholm Büyükelçimiz Selim Kuneralp gibi ‘‘şimdi mesele çıkarmayalım efendim’’ci değilseniz... Ama eğer öyle iseniz, ne yaparlarsa yapsınlar sineye çeker, razı olursunuz.

Son örnek İsveç'in en çok satan gazetesi Aftonbladet'in Turizm ekinde yayınlanan bir Türkiye haritasıyla karşımıza çıktı:

Aftonbladet bu haritada Güneydoğu Anadolu'yu Kürdistan olarak göstermiş. İşin güzeli... Söz konusu ‘ek’e bizim Turizm Bakanlığı 6.2 milyar TL. kadar para ödeyerek bir de ilan vermiş, yani katkıda bulunmuş.

Sayın Büyükelçimizin bu yayın karşısındaki tepkisi ilginç:

‘‘O haritada Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı yerler buralarıdır denmek isteniyor. Hukuki veya siyasi geçerliği olan bir harita olarak yayınlamıyor. Kaldı ki hukuki ve siyasi olarak yayınlasa bile ne yapabiliriz bilemiyorum. Tepki göstermekten başka bir şey yapamayız. Bu olayı mahkemeye götürsek sanırım burada kıyametler kopar. Ve mahkeme orası Kürdistan bölgesi diye karar bile verebilir’’ buyurmuş (13 Mayıs 2002 Hürriyet).

Sayın Büyükelçi'nin sözleri daha baştan yenilgiyi kabul etmiş olduğunu ne kadar açık şekilde ortaya koyuyor? Çünkü özetle diyor ki, ‘‘Ben burada aciz biriyim. Söylesem adam yerine koymazlar. Dava açsam, dinlemezler. En iyisi sineye çekelim. Hatta, buna da şükür, deyip sesimizi keselim.’’

Görüyorsunuz ne dirayetli (!) kişiler tarafından temsil ediliyoruz?

Biz özellikle İsveç'in Anna Lindth isimli bayan Dışişleri Bakanı'nın Türkiye konusundaki olumsuz ve saldırgan üsluplu beyanlarının kendi kişiliğinden kaynaklandığını sanarken, meğer hata etmişiz. Belli ki ona cesaret veren bizim, ‘‘Türkiye acizdir’’ anlamına gelen tavırlarımızmış.

Nitekim bu Bayan Lindh, Stockholm'de göreve başlayınca kendisiyle görüşmek isteyen Büyükelçimiz Selim Kuneralp'e üç ay süreyle randevu vermediği halde, Mardin'in Kızıltepe İlçesi Belediye Başkanı Cihan Sincar'ı hemen kabul edip makamında görüşmüştü. Keza İsveç'te yaşayan Kürt kökenli yazar Mehmet Uzun hakkında Türkiye'de yayınlanan bir kitabı nedeniyle açılan dava beraatle sonuçlanınca Bayan Lindth, bunu olağan bir yargılama olayı gibi görmek istememiş, ‘‘Bu Kürtlerin bir zaferidir’’ demişti.

Anımsayacaksınız... İsveç'in Ankara'daki Büyükelçisi Bayan Anne Dissmorr da son şubat başında İzmir'de düzenlenen İsveç İş Kültürü Günü toplantısında bir kitap dağıttırmıştı. Bu kitapta bulunan ‘‘Türk kelimesi bir ulusu değil, bir dili ifade eder’’, ‘‘Türkler ve Kürtler Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermenileri katlettiler’’ anlamındaki ifadeler yüzünden kıyamet kopmuş ama Bayan Dissmorr kimseden özür dilememişti.

Anlaşılan Bayan Dissmorr haklıymış. Çünkü çok muhtemelen bizim Stockholm Büyükelçimiz Selim Kuneralp, İsveç Dışişleri'nden özür dilemiştir.
Yazarın Tüm Yazıları