BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan dün Bakü’de “doğru” şeyler söyledi, “doğru” politikalar açıkladı. Sadece Azerbaycan halkında değil, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’den başlayarak tüm Azerbaycan yönetiminde oluşan “Türkiye, Ermenistan’la ilişkilerini normalleştirme uğruna bizi satıyor mu?” korkusunu dağıtmaya çalıştı. Türkiye adına çok açık taahhütlerde bulundu.
Böylece yeni bir "kırmızı çizgi olayı mı yaşadık?" diye sorarsanız "evet" demeyiz.
Bu defa tren bir süredir girdiği yanlış raydan doğru olan raya girdi.
Böylece sadece Türkiye ve Azerbaycan kamuoyları değil, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesini ve iki ülke arasındaki sınır kapılarının açılmasını isteyen Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama dahil tüm ilgililer, özellikle de Ermenistan gördü ki, "Yukarı Karabağ sorunu başta olmak üzere Azerbaycan’ı mağdur eden sorunlar çözülmeden Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi mümkün değildir."
Nitekim Başbakan Erdoğan dün, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’le birlikte yaptığı basın toplantısında, Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ konusundaki hassasiyetinin Türkiye’nin de hassasiyeti olduğunu belirterek, "İşgal ortadan kalkmadıktan sonra kapıların açılması mümkün değil" dedi.
Azerbaycan parlamentosundaki konuşmasında da bundan geri bir ifade kullanmadı:
"Türkiye-Ermenistan kapısı ne zaman kapanmıştır? Ne zaman ki Yukarı Karabağ tamamıyla Ermenistan’ın işgali altına girmiştir, ondan sonra kapılar kapanmıştır. Dolayısıyla bu ortadan kalktığında o zaman kapılar açılır veyahut biz Azeri kardeşlerimizle bu noktada mutabık kalmadığımız sürece bir adım atamayız. Bunlar birbirleriyle bağlantılıdır, ayrı düşünülemez" dedi.
Bu sözlerin İlham Aliyev’i tatmin etmiş olduğunu basın toplantısında kendisinin verdiği yanıttan anlıyoruz. Nitekim Aliyev, "Hiçbir şüpheye yer kalmadı. Başbakan’ın sözleri buna (spekülasyonlara) karşı en iyi cevaptır" yanıtını verdi.
Peki ama ortada madem Azerbaycan’ı rahatsız edecek bir şey yok idi, özellikle son birbuçuk iki aydır yaşanan bu gerilim nereden çıktı?
Onun yanıtını hepimiz artık çok iyi biliyoruz:
Başkan Obama’nın Türkiye’yegelişinin en önemli nedenlerinden biri, kendisinin seçim kampanyasında Ermeni kökenli Amerikan vatandaşlarına yaptığı pek bonkörce vaatler idi. Örneğin, "Ermeniler soykırıma uğramıştır" demeye söz vermişti. Ama bunu demenin bedelini göze alamadı. Onu diyemeyince Ermenileri memnun edecek bir sonuca ihtiyacı vardı. O da öncelikle Türkiye-Ermenistan sınırının açılması idi. Bunun gerektirdiği tüm şirinliği de doğrusu başarıyla yaptı. Ama 1915 olayları hakkında 24 Nisan günü yayımlamaya mecbur olduğu açıklamada cinlik edip "soykırım"ın Ermenicesini kullanınca akit bozuldu. Nitekim Obama’nın açıklamasına hem Cumhurbaşkanı Gül hem de Erdoğan açıkça tepki gösterdiler. Ne var ki o arada Türkiye-Ermenistan temasları hızlanmıştı. Hatta Ermenistan Cumhurbaşkanı Serkisyan önümüzdeki ekim ayında yapılacak Türkiye-Ermenistan futbol maçına açılacak sınır kapısından geçerek geleceğini umduğunu bile söyledi. Üstelik bunu söylerken, "Türkiye ile görüşmelerde Yukarı Karabağ konusunun hiç ele alınmadığını" da bildirdi.