Polisin numarası

HÜRRİYET’in dünkü birinci sayfasında, 1 Mayıs günü "İstanbul"da görev yapan polisler ile Berlin’de bir eylem nedeniyle görev yapan üniformalı polisler mukayeseli şekilde gösterilmeseydi, şimdi size anlatmayı düşündüğümüz olay belki uzun süre aklımıza gelmeyecekti.

Dün iç içe kullanılmış fotoğraflardan İstanbul’da çekilende yüzü maskeli, üniformalı polisler görünmekteydi. Maskeler aynı, üniformalar aynı... Biri suç işlese, hangisi yaptı bulmanız mümkün değil.

Alman polisi de üniformalı. Ama kafalarındaki kaskın arkasında o polisin hangi birime mensup olduğunu gösteren numara var. Birinde 23, ötekinde 24 örneğin.

Bizzat görmedinizse filmlerde dikkatinizi çekmiş olmalı. Üniformalı İngiliz polisinin de göğsünde en az 3 metreden rahatça okuyacağınız büyüklükte ve ilk bakışta göze çarpacak şekilde, parlak metalden yapılmış sicil numarası görülür.

Eminiz "hukuk devleti" kavramını yerleştirmiş ülkelerin hepsinde bu uygulama vardır.

Sadece "hukuk devleti"nin yerleştiği ülkelerde değil, bizzat gördüğümüz için söyleyelim... Sri Lanka’da bile var.

İşte size anlatmayı düşündüğümüz olay yahut hikáye de bununla ilgili...

Merhum Turgut Özal, Başbakan iken gazetecilere kızınca, özellikle toplumsal olayları izleyen meslektaşlarımızı (muhabirleri, foto muhabirlerini) polise dövdürerek rahatlardı. Hatta Hamdi Ardalı isimli İstanbul Emniyet Müdürü, bu uygulamanın şampiyonuydu.

Bu "gazeteci dövme" olaylarını önleyebilmek için Basın Konseyi olarak 1988-89’dan itibaren İçişleri Bakanlarına çeşitli defa başvurduk. Aynı olaya giden gazeteci ile polis, pataklama olmadan nasıl görev yapabilirler diye öneriler sunduk. Doç. Dr. Mustafa Kalemli, Abdülkadir Aksu ve daha sonra İsmet Sezgin kırmadı. Tüm illere, önerilerimize uygun genelgeler gönderdiler. Hiçbir şey değişmedi.

Bunun üzerine, "Bari gazetecileri döven polisleri tespit etme çaresi arayalım" dedik. Üniforma göğsüne büyük ve metal numara koyma fikri o zaman karşımıza çıktı.

"Basın Konseyi Başkanı" sıfatımla bir gün Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a gittim. "Gazetelerde polis üniformasının değiştirileceğine ilişkin bir haber çıktı, doğru mu?" dedim. "Doğru" yanıtını verdi.

"Yeni üniformaların göğsüne 3 metreden okunacak büyüklükte metal sicil numarası konulursa, polisin görev yaparken suç işlemekten uzak duracağını" söyledim. Konunun bizi ilgilendiren kısmını da anlattım. O zamana kadar polisin yakasında bulunan 4-5 milimetre büyüklükteki metal yaka numaralarının okunamadığını da vurguladım.

Mehmet Ağar kimseye "Hayır" dememesiyle bilinir. Bana da "Hayır" demedi. "konu üzerinde çalışacaklarını" vaat etti.

Sonra yeni üniformalar ortaya çıktı. Baktık ki, yakada bile zor okunan numarayı Mehmet Ağar omuz dışına almış. Üstelik onu tırnaklarsanız silinecek yahut "cırt" diye çekince omuzdan alıp cebe konacak şekilde yaptırmış. Yani suç işleyen polisi bulma olanağı hiç kalmamış.

Polisi bu suretle "suç örgütü" haline getiren kafa hukuk dinler mi?
Yazarın Tüm Yazıları