Paylaş
Hükümet çetelerle uğraşsın mı? Elbet uğraşsın... Ama çetelerle uğraşacağız diye masum insanların başına sorun açmasın... Görevini yapanları suçlu hale getirmesin... Kısaca ‘‘devleti ve toplum huzurunu korumak’’ gerekçesiyle yola çıkıp bir ‘‘polis devleti’’ yaratmasın, toplumun huzurunu mahvetmesin...
İşte bu düşüncelerle geçen gün Çetelerle Mücadele amaçlı yasa tasarısının sakıncalı hükümlerine milletvekillerimizin dikkatini çektik. Ama onlar ‘‘milletvekili’’ değil daha çok ‘‘lidervekili’’ oldukları için, liderleri önem vermeyince hiçbiri uyarımıza aldırış etmedi.
Ve... Çetelerle mücadele konulu tasarı, -sağlaması söz konusu yararlar yanında- tüm sakıncalarıyla TBMM Genel Kurulu'ndan geçti.
Dileriz Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel ilgi duyar, önüne gelen metni inceler de... Tekrar görüşülüp düzeltilmek üzere yasayı Meclis'e geri gönderir.
Yoksa... Açık söyleyelim, yarın ‘‘yandı gülüm keten helvası’’ diye bağırdımızda çok geç olacak.
Neden böyle söylüyoruz, açıklayalım:
Artık ‘‘yasa’’ diye anmamız gereken metnin birinci maddesi sözde ‘‘çete’’ kavramını tanımlıyor...
Ancaak öyle bir tanımlama yapıyor ki, gazetelerde yer alan Hadi Özcan çetesi, Şirinler çetesi, Sedat Peker çetesi gibi ‘‘çek senet tahsilatçıları’’ bile o tanımlamaya girmiyor. Çünkü tanımlama ‘‘yasadışı’’ amaçlarla veya yasal görünmesine rağmen bir kurum veya kuruluşun yönetimini ele geçirmek, ihale ihtiyaz ve ruhsat işlemlerinde nüfuz ve denetim elde etmek, tröst veya kartel yaratmak, madde darlığına yol açmak, seçimlere müdahale etmek gibi eylemlerden söz ediyor ama, örneğin ‘‘çek-senet tahsilatı’’ yapmayı saymıyor. Keza ‘‘Susurluk’’ tipi, devlet içinde örgütlenmiş çeteleri de görmezden geliyor.
Çetelerle ilgili herhangi bir haberi yayınlayan gazetecinin 2 ila 4 yıl arasında hapis cezası almasına, ayrıca çalıştığı yayın organının 1 ila 3 gün kapatılmasına yol açacak hüküm getiriyor. Hem de bunu gazetecilere, kendi görevleri içinde kalan -haber vermek, yazı yazmak vb.- bir fiilden dolayı hapis cezası verilmesinin en çok eleştiriye uğradığı sırada yapıyor.
Siz ‘‘tanıkları koruma’’ veya ‘‘tanığın kimliğinin bilinmesini önleme’’ amaçlı hüküm getirmesini yerinde bulurken bakıyorsunuz ki yasa, düpedüz ‘‘konu mankeni’’ türü tanıklığa imkán açıyor. Yani herhangi birimizi herhangi bir tertiple hapse atmayı son derece kolaylaştırıyor.
Hele bir 4'üncü maddesi var ki evlere şenlik... İlgili bürokratlara canı isterse sizin masum olduğunuzu ispat edecek bilgiyi mahkemeye göndermeme yetkisini veriyor.
Dileriz bu yasa, onu hazırlayanlara ve ona oy verenlere bir gün uygulanır da ne dediğimizi o zaman anlarlar.
Paylaş