OLAYLAR tam da senaryoda yazıldığı gibi gelişiyor.
Önce silahlı kuvvetlerimizin Irak’ın kuzeyine askeri harekát yapmasına -TBMM’nin verdiği izinden söz etmiyoruz- Washington tarafından izin verildi.
Harekátın sınırı, süresi, etki gücü vs. hep baştan belirlendiği gibi yürüdü.
ABD’dekiler ne bekliyordu bilmiyoruz ama biz askerimizi bildiğimiz için başarısından emindik. Beklediğimizden iyisi yapıldı.
Ve onu Washington’un Türkiye’deki bülbüllerinin hep bir ağızdan söylediği, "Şimdi tam da siyasi çözümle bu işi bitirme zamanıdır" şarkıları izledi.
Derken Celal Talabani’nin Türkiye’ye yaptığı "mavi boncuk dağıtma" gezisi ve onun ardından Mesud Barzani’nin, "Bize göre bu ziyaret Irak ile Türkiye’nin arasındaki ikili ilişkilerde yeni dönem başlatmıştır. Öte yandan Türkiye ile Kürt bölgemiz arasındaki yanlış anlamaları ortadan kaldıran bir ziyaret olmuştur. (Bu ziyaretin) İki taraf arasındaki ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açtığına inanıyoruz" şeklindeki demeci kamuoyuna yansıdı.
Senaryonun gerisini de ABD Başkan Yardımcısı -son beş yılda sadece Irak’ta bir milyona yakın insanın ölümüne patlayan- Irak politikasının mimarı Dick Cheney’in ziyaretiyle yaşayacağız.
Senaryo deyince bir anımsatma yapalım:
Bunu biz uyduruyor değiliz. ABD Başkanı George W.Bush biliyorsunuz 2004 yılının başlarında bir "Büyük Ortadoğu Projesi" ilan etti. Bu bölgede bulunan Türkiye dahil 26 devleti (bu arada İsrail, Pakistan ve Afganistan’ı da) içine alan bu proje başta Irak olmak üzere tüm bu ülkelere "demokrasi" getirecekti.
Görüyorsunuz etrafta demokrasiden geçilmiyor.
Sadece demokrasi değil, eğitim, kültür, refah ne varsa hepsi gökten yağacaktı. Önümüzdeki 2-2.5 sene bitmeden tüm bu ülkelerdeki okuma yazma oranı yüzde 50 artacak, dahası Batı’nın klasik eserleri Arapçaya çevrilecek, tabii tüm bu politikaların sonucu olarak da aşırı dincilik, terörizm, uluslararası suç ve yasadışı göç azalacaktı.
Ötekileri değil, sadece Irak’ı anımsatalım. Bu plan sayesinde 4 milyon Iraklı kendi evini ocağını terk edip ya komşu bir ülkeye veya Irak’ın daha güvenli görünen bir başka yerine sığındı.
İşte bu büyük projenin de arkasındaki büyük güç olan Dick Cheney’le bizim Ankara’daki büyüklerimiz, PKK ile "uzlaşma" konusunu, "Afganistan’daki terör bölgelerine Türk askeri gönderme" meselesini, "İran’ın uzun menzilli füzelerine karşı ABD’nin çıkarlarını korumak için Türkiye’nin neler yapması gerektiğini" görüşecek diye biliniyor.
Görüşmek demek, bildiğiniz gibi her isteneni vermek demek değil.
PKK ile de uzlaşırız. Barzani ile de her türlü diyaloğu kurar, gerekirse istediğini veririz.
Keza Kanadalıların Afganistan’da verdikleri zayiat yüzünden karalar bağladıkları biliniyor. O yavrucaklar yerine bizim Mehmetlerin analarının ağlaması pekálá sağlanabilir. Böylece hem Bush’un projesine destek vermiş hem de bunu kendi özgür irademizle yapmış oluruz. Değil mi efendim?