Önemsiz saydıklarına bakın

İNSAN bazen okuduğu metnin en can alıcı noktasını göz ardı edebiliyor. Bizim için de öyle oldu. Eğer Tufan Türenç ile Cüneyt Ülsever pek marifetli çıkan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın:

"Cumhuriyetin Anayasa’da belirlenen nitelikleri, (...) hiçbir biçimde kişi hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasının gerekçesi olarak kullanılamazlar" şeklindeki cümlesini yakalamasalardı o cümlede sırıtan vahim ve tehlikeli zihniyetin farkına bile varmayacaktık.

Gerçi aynı gerçek başka yerde karşımıza çıkar yine görürdük ama belki de gecikmiş olurduk.

Şimdi gelelim söz konusu açıklamaya ve orada geçen bu cümleye:

Yusuf Ziya Özcan’a akıl veren her kim ise -bizim tahminimiz yanlış değilse o Prof. Dr. İzzet Özgenç’tir- öylesine "özgürlükçü" biri olmalı ki gördüğünüz gibi "Cumhuriyetin niteliklerini" bile kolayca "yok" sayabiliyor.

O zaman bu anlayış sahibine soralım:

Anayasa’da, "Cumhuriyetin demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti" olduğu yazılı değil mi?

Hadi gel de "bana kimse karışamaz" diyerek "laikliğe aykırı" -böyle türban olayındaki gibi kaçamak türden de değil- açık bir eylemde bulun bakalım.

Laikliğin yoğun saldırı altında olduğu bugünkü Türkiye’de bile sana "Aferin, özgürsün! Ne istersen yap!" mı diyorlar, yoksa kendini bir "Cumhuriyet Savcısı"nın karşısında mı buluyorsun?

YÖK Başkanı o açıklamada, "Anayasamıza göre özgürlükler sadece ve ancak yasalarla kısıtlanabilir" diyor. O nedenle başka otoritelerin -Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM)- verdiği kararlara dayanarak türbanlı öğrencilere engel olunamaz, demek istiyor.

Peki o mahkeme kararları uygulanmayacak da, "YÖK Başkanı Yusuf Bey’in emri" mi uygulanacak?

Madem öyledir, Anayasa’nın 132’nci maddesindeki "Yasama ve yürütme organları ile idare (bu arada YÖK ve üniversiteler de) mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" hükmü oraya süs olsun diye mi kondu?

YÖK Başkanı adına o açıklamayı kaleme alan zat belli ki "Madem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesindeki sınırlama sebepleri arasında Cumhuriyetin temel nitelikleri gibi bir hüküm yok, o halde bunlar sınırlama sebebi olamaz" demeye getiriyor.

Laik sisteme dönük bir suikast teşebbüsünün prelüdü sayılabilecek bir bakış bu.

Ama atladığı bir şey var:

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) "laikliğin" adı hiç geçmediği halde AİHM, Refah Partisi davasında, Leyla Şahin davasında laik sistemi koruyacak önlemler almayı "demokratik sistemin gereklerine uygun" görmüş ve bu önlemlerin AİHS’ye aykırı olmadığını karara bağlamıştır.

YÖK Başkanı adına laf üretenler bunları da görse ya...
Yazarın Tüm Yazıları