METEHAN Demir bir süredir kendi haline bırakılmış olan Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin bir dönemeç arifesinde olduğu izlenimi veren bir gelişmeyi kamuoyuna duyurdu:
İki ülke temsilcileri bir süredir İsviçre’de gizlice görüşüyorlarmış.
Dileriz başarıya da ulaşırlar.
Gerçi haberde bazı temel bilgiler yok. Örneğin, görüşmelerin amacı ve kapsamı ne imiş belli değil. Ama genel olarak ilişkileri iyileştirme, örneğin Türkiye’nin 14 yıldır kapalı tuttuğu sınırın açılması, Türkiye tarafından uygulanan ekonomik ambargonun kaldırılması, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin başlatılması, Türkiye’de kaçak yaşayan ama Türk hükümetinin hoşgörüsü sayesinde dokunulmayan Ermenistan vatandaşı 60 bin kadar Ermeni’nin durumunun legalize edilmesi gibi konuların hedef alındığı tahmin edilebilir.
Aslında Ermenistan’ın bu ilişkileri "normalleştirmeyi" çok istediği, Amerikan hükümetinin de Türkiye’ye ikide bir bu yönde telkin -hatta baskı- yaptığı bilinmeyen bir şey değil.
Ermenistan Cumhurbaşkanlığı’naŞubat 2008’de Serzh Sarkisyan seçildikten sonra bu yönde yeni adımlar atılması ihtimali güçlenmişti. Çünkü yeni cumhurbaşkanının, Ermenistan siyasetinin şahin kanadını temsil edenlerin sözcüsü bir önceki CumhurbaşkanıRobert Koçaryan’dan daha ılımlı bir tavır sergilemesi beklenmekteydi.
Gerçi Serzh Sarkisyan’ın Koçaryan döneminde Başbakan iken yani 27 Ekim 2007’de ABD’de verdiği bir mülakatta Türkiye hakkında pek de yumuşak bir dil kullanmadığı bilinmekteydi. Örneğin söz konusu mülakatta aynen;
"Yanımızda soykırımı kabul etmeyen bir komşu bulunduğu sürece huzur içinde olmamız beklenemez. Onlar (Türkler) sadece soykırımı inkár etmekle kalmıyorlar, Ermeni sınırını da kapalı tutuyorlar. O nedenle biz uygar ve normal ilişkileri kabul etmeyen bir komşuya sahibiz. Biz yaşadığımız yeri kendi isteğimizle seçmedik. Biz uzun asırlar hatta binlerce yıl boyunca orada (Türkiye’de) yaşamış olduğumuzun bilincindeyiz. Önümüzdeki binlerce yıl boyunca da orada yaşamamız gerektiğinin farkındayız. Ama bunu komşularımız da anlamalı. (...) Soykırım bugün Türkiye sınırları içinde olan Batı Ermenistan’dameydana geldi.(...) O insanlar kendi yurtlarından soykırım nedeniyle ayrılmaya mecbur kaldı" demekteydi.
Sadece bu beyanlar söz konusu olsa sorun değil der geçersiniz. Oysa 23 Ağustos 1990 tarihli "Bağımsızlık Bildirgesi"nde de Ermenistan’ın "Osmanlı Turkiyesi ve Batı Ermenistan’da 1915’te meydana gelen soykırımın uluslararası düzeyde tanınmasını Ermenistan Cumhuriyeti’nin de görev kabul ettiği" bildirilmektedir.
Bayrağında Türkiye’nin Ağrı Dağı’nı kendi ülkesine ait gösteren, bir başka deyişle Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde gözü olduğunu açıkça ilan eden bir komşudan söz ediyoruz.
Hem bunları resmen ilan eden, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırı belirleyen anlaşmayı resmen kabul ettiğini söylemeye yanaşmayan, hem de "Türkiye ile normal ve uygar ilişkiler kurmayı amaçlayan görüşmeler için hiçbir ön şart ileri sürmediğinden" dem vuran bir komşu...
Böyle bir komşu ile yapılan ikili ve gizli görüşmeler nereye varacak, bekleyelim bakalım.