ACABA maksat bir de rivayet mi muhtelif, yoksa maksat farklı olduğu için mi farklı laflar edip duruyoruz.
Eğer maksat bir ise, Avrupa Birliği’nin (AB) genişlemeden sorumlu Komiseri Olli Rehn’in dedikleriyle hiçbir ihtilafımız olmaması gerekir. Çünkü o da Türkiye’de demokratik rejimin yaşamasını istiyor, biz de...
Ama o Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hakkında "kapatma" istemiyle dava açılmasına bu nedenle karşı imiş. Kendisi "AKP’yi değil, demokrasiyi destekliyor"muş. Parti kapatma söz konusu olunca Venedik kriterlerinin esas alınmasını yani "şiddete bulaşmamış bir partinin kapatılmaması gerektiğini" o yüzden savunuyormuş. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın AKP hakkında açtığı dava "Bu kritere uymuyor"muş. Bay Olli Rehn "kendi değerlerini" savunuyormuş ve özellikle "yüzde 47 oy alan bir partiyi kapatmayı amaçlayan bir davayı kimseye anlatamaz"mışız.
Dahası, 1982 Anayasası’nın "AB prensiplerine uyup uymadığı" konusunu inceleyip görüşlerini açıklayacaklarmış. Bu vesileyle demiş ki, AB olarak, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) ve özellikle Avrupa’da Anayasa alanında yetkili olan Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’na güveniyorlar"mış.
Harika!
Harika diyoruz çünkü tıpkı Bay Olli Rehn gibi biz de AİHM’ye güveniriz. Ama Venedik Komisyonu’nu ikide bir burnumuza dayayanlara anımsatmak isteriz ki bu komisyona "güvenmek" zorunda değiliz. Çünkü o Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi, bizi -veya başka üyeleri- "bağlayıcı" karar alamaz. Orada üye ülkelere "tavsiye" niteliğinde görüş üretilir ama o görüşü ister dinlersiniz ister çöpe atarsınız. Kimse bir şey diyemez.
Kaldı ki Olli Rehn Bey eğer AİHM’ye -dediği kadar- saygılı ise kabul etmesi gerekir ki bu mahkemenin Refah Partisi’nin kapatılmasına ilişkin kararında ve daha sonra o kararı onaylayan Büyük Daire kararında bu partinin programının demokrasiye aykırı bulunduğu belirtilmiş ve "kapatılması" o yüzden onanmıştır.
Görüldüğü gibi burada Refah Partisi’nin "şiddete bulaştığı" söz konusu değildir.
O nedenle Olli Rehn Bey, Refah Partisi hakkındaki AİHM kararını yerinde bulup bulmadığını da söylemelidir.
Yeri gelmişken belirtelim:
AİHM’nin Refah Partisi programını demokrasiye aykırı bulmasının nedeni de bu partinin, demokratik rejimin olmazsa olmaz şartı sayılan "laikliğe" karşı olan tutumudur.
Şimdi AKP hakkındaki iddianamede aynı sebep ileri sürüldüğüne göre, Olli Rehn Bey, "Refah Partisi için doğru olan şey AKP için yanlıştır" mı diyor?
Bunlar insanı bazen çılgına çevirirler.
Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti mi diyorsunuz?
İşte onun gereği yapılıyor. Daha ne istiyorsunuz?
Yargı bağımsızlığı mı diyorsunuz?
İşte Anayasa Mahkemesi! Eğer bu yüce mahkemenin "bağımsız" olmadığını iddia ediyorsanız, açık söylemelisiniz. Değilse, sesinizi kesip yargıya saygının gereğini yapmalısınız.