Paylaş
ESKİ Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın 25 Mayıs 2000 tarihli yazımıza verdiği yanıtı umarız dün bu sütunda okumuşsunuzdur.
Gerçi biz Sayın Kazan'ın uzun mektubunu, özünü korumaya dikkat ederek özetledik ama...
Söyler misiniz, okuduğunuzdan siz ne anladınız?
Bu sütunda biz ‘‘Sıvas davası sanıklarını, aileleriyle daha kolayca görüşme yapmaları için bulundukları (Kırşehir) cezaevinden Sıvas'a naklettirmişti’’ derken yalan mı söylemişiz de Sayın Kazan pek kızmış?
Kızmış ama Allah'tan bizi sıkıştıracak bir şey yazmamış. Yok aksi olsa da Sayın Kazan eğer;
‘‘Benim cezaevine düşmüş mürtecileri korumak için yaptığım sadece bu mu ki, sırf Sıvas davası sanıklarını yazmışsınız? Çetin Emeç dahil birçok kişiyi öldürmek iddiasıyla yargılanan İslami Cihat Örgütü mensuplarını ben kollamadım mı? Onlara cezaevi beğendirmek için önce Bursa E Tipi Cezaevi'ne, sonra isteklerine uygun olarak Gebze Cezaevi'ne nakletmedim mi? Bunlardan Bandırma Cezaevi'nde bulunan Tamer Arslan'ı, Uşak Cezaevi'ndeki (imam nikáhlı eşi?) Cevriye Şen ile Bandırma Cezaevi'nde buluşturan ben değil miyim?
İslami Hareket Örgütü mensuplarını Gebze Cezaevi'ne gönderince onların yerine Bandırma'ya gelmek isteyen İBDA-C militanlarını ben değil de, başkası mı Bandırma'ya nakletti?
Sincan'ın şeriatçı Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ı Adalet Bakanı unvanı taşırken cezaevinde ziyaret eden ben değildim de başkası mıydı?
Madem benden söz ediyorsunuz, bunları neden yazmıyor ve benim bu memlekete hizmetlerimi neden gözardı ediyorsunuz?
Adalet Bakanı olarak infaz hukukuna getirmek istediğim yenilikleri unuttunuz mu? ‘Irak'ta, Kur'anı Kerim'deki belirli sureleri, özellikle de Tövbe Suresi'ni ezberleyen mahkûmları bir imtihandan geçirdikten sonra cezalarını indiriyorlar. (...) Bizim Pişmanlık Yasası'yla bedavadan verdiğimiz affı onlar gerçekten pişman olma noktasında birtakım süzgeçlerden geçirdikten sonra uyguluyorlar' diyerek kamuoyuna sunan kimdi?
Hadi onu bir kenara koyalım. Çünkü ‘Kur'anı Kerim'den kaç sure ezberlenince ceza miktarı ne kadar inmelidir' konulu çalışmayı başlatamadan bakanlıktan ayrıldım. Ama insaf edin:
Mehmet Ağar'ın Mayıs 1996 tarihli cezaevleri genelgesi üzerine başlayan açlık grevi ve direniş karşısında kesinlikle ödün vermeyeceğimizi kamuoyuna iki kere ilan edip de bir Mevlit Kandili gecesinin verdiği ilhamla ve bu mübarek günün yüzü suyu hürmetine mahkûmlar önünde pes eden ben değil miydim?
Gelelim ‘dürüstlük' bahsine...
Siz, kaçak Mercedes kullandığı iddiasıyla soruşturmaya hedef olan benden başka bir Adalet Bakanı gördünüz mü?’’ deseydi, biz Sayın Kazan'a ne yanıt verebilirdik.
Kendisine teşekkür borçluyuz. İyi ki dün çıkan yanıtında bu konulara hiç değinmiyordu.
Paylaş