Neyin sırrı?

Tam da “Kozmik Oda” ve “Devlet Sırrı” tartışmalarının olduğu sırada, “devlet sırrı” kavramına açıklık getirelim demiştik.

Haberin Devamı

Bizim niyetimizle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, CNN Türk’te yayımlanan yanıtları örtüşüverdi. Gül, “Tecrübe Konuşuyor” isimli programda, “Bağımsız yargı karşısında devlet sırrı söz konusu değildir” demiş.


Türkiye
’de -yüksek mahkemeler hariç- “yargının bağımsız olduğu” kimsenin inanmadığı bir “şehir efsanesi”dir. Bunu her zaman, sadece “iktidar” mevkiinde olanlar söyler ama kimse inanmaz.

Zaten onlar da muhalefete düştükleri zaman, tam tersini savunurlar. O nedenle Sayın Cumhurbaşkanı’nın görüşünün temel unsuru -yani bağımsız yargının varlığı koşulu- maalesef gerçeklere uymamaktadır.


“Devlet sırrı
” ile “yargı” ilişkisine gelince...


İşin kötü tarafı “devlet sırrı” diye “neye” dememiz gerektiği hâlâ net olarak belli değildir.

Haberin Devamı


Zaten belli olmadığı için, mevcut boşluğu doldurmak amacıyla, son olarak Cemil Çiçek’in Adalet Bakanlığı sırasında “Devlet Sırrı Kanun Tasarısı” başlıklı bir tasarı hazırlanmıştı.


Ama o tasarı bir türlü yasalaşmadı.


Oysa “eleştirilecek” tarafları olsa bile -örneğin sır alanı o tasarıda hayli geniştir- hiç değilse neye “devlet sırrı” diyeceğimiz, neyin “devlet sırrı” sayılmayacağı belliydi.


Tasarının daha önce hazırlanan aynı amaçlı bir başka tasarıya göre farklı ve iyi tarafı da şu idi:


Eski tasarı, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu, Genelkurmay Başkanlığı, Bakanlıklar, Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Ordu Komutanlıkları, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne uygun gördüğü belge üzerine “Çok gizli” damgasını vurma yetkisini veriyordu. Bu yapılınca, o bilgiyi bir daha -yetkili birkaç kişi dışında- kimsenin öğrenmesine imkân kalmıyordu.


Tabii yetkiyi “kuruma” verince, o kurum onu nasıl ve kimin eliyle kullanır, deneyim sahipleri bilir. Örneğin Emniyet Genel Müdürlüğü’nde Ramazan Akyürek adında bir Daire Başkanı tutar “Hrant Dink cinayeti” ile ilgili bilgilerin üzerine “Çok gizli” damgasını vurursa, ömrü billah o bilgiyi edinmek ve adaletin tecellisini sağlamak mümkün olmaz.

Haberin Devamı


Madem sözü o son tasarıdan açtık. Devam edelim:


Gerçekten bir öncekine göre “Daha iyi idi” dediğimiz tasarı, hangi belge ve bilginin devlet sırrı sayılacağını” belirleme yetkisini, Başbakan’ın başkanlığında Adalet, Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri Bakanları’ndan oluşan “Devlet Sırrı Kurulu”na bırakıyordu.


Bu hiç değilse söz konusu yetkinin “kötüye kullanılması” ihtimalini azaltan bir öneri idi. Ama dediğimiz gibi öneri “yaşama geçirilmedi”.

Bugünkü iktidarın zamanında çözmediği bir problemin sonuçlarını şimdi birlikte yaşıyor ve “devlet sırrı sayılacak bilgi” karşısında “Yargının yetkisi nedir?” sorusuna yanıt arıyoruz.


Oysa görevimizi zamanında yapsak, buna hiç gerek kalmayacaktı.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları