ADAM belli ki bir "siyasi inanç" sahibi değil. Ona Eyüp Belediye Başkanlığı’nı verecek parti "sol"da ise, o da "sol"da... Yok eğer sağdaki parti göz kırpıyorsa o da "sağ"da.
Tam Aziz Nesin’in "Zübük" hikáyesindeki gibi, ahlaki değer tanımayan, cahil, uyanık politikacı tipi.
Sözünü ettiğimiz olayın ayrıntılı halini dünkü gazetelerde okumuş olmalısınız. Ama konuyu anlatabilmek için biraz ayrıntı verelim:
Biliyorsunuz CHP’nin İstanbul İl Başkanı ile Genel Başkan Deniz Baykal bundan iki ay önce el ele verip, hem kendi partilerine hem de kamuoyuna bir emr-i vaki yaptılar. Önce Sultanbeyli’de, arkasından Eyüp’te çarşaflı, türbanlı bayanlara kameraların önünde CHP rozetleri taktılar. Bazılarını üye kaydettiler. Böylece sözde CHP’nin "dini değerlere bağlı" bireyleri de bağrına bastığını göstermiş olacaklardı.
Yani olay bu kadar saf, bu kadar temizdi.
Oysa kamuoyuna da yansıyan bilgiye göre her ikisinde de türbanlı, çarşaflı hanımları CHP’ye kaydettirmenin karşılığı olarak, bunu sağlayan kişilere 29 Mart seçiminde o yörenin belediye başkanı adaylığı vaat edilmişti.
Lakin yapılan vaade rağmen Eyüp’teki kişi yani Emin Atmaca değil Ercan Karabayır aday gösterildi. Bunun üzerine Emin Atmaca, partinin Genel Sekreter Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen’in kendisinden adaylık karşılığı (300 veya 600 bin dolar) para ve bir daire istediğini ileri sürdü.
Dünkü gazetelerde Mehmet Sevigen’in bu iddiayı reddettiğine ve "Yetim hakkı yiyenin, tek kuruş talep edenin Allah belasını versin" dediğine ilişkin haberler vardı.
Buraya kadar her şey normal. Bir başka ifadeyle ortada bir "para isteme" olayı olabilir. Keza Sevigen hiç böyle bir talepte bulunmadığı halde, Emin Atmaca’nın iftira atması da mümkündür.
Yeri gelmişken belirtelim:
2002 ve 2007 milletvekili seçimlerinden önce de bazı CHP ileri gelenleri için böyle söylentiler dolaştı. Hatta bir yöneticinin kullandığı "jeep"in kendisine rüşvet verildiği orada burada konuşuldu. Ancak konuşanlar iddialarını daha ileri götürmediler.
CHP Genel Başkanı da söylentileri duymazdan geldi.
Şimdi meslektaşımız Fikret Bila’nın dünkü Milliyet’te çıkan yazısından öğreniyoruz ki Genel Başkan Deniz Baykal bu son iddia karşısında da;
"Bunların hepsi iftiradır. Böyle bir şey olabilir mi? Aday olmadığı için iftira atıyorlar. Benim veya arkadaşlarımın Emin Atmaca’ya adaylık sözü veya garantisi vermemiz söz konusu değil. Bu onun beklentisiymiş, olmayınca iftira atmaya başladı" demiş.
İyi de... Baykal’ın "Böyle bir şey olabilir mi?" şeklindeki sözü de Sevigen’in, "Yetim hakkı yemediğine" ilişkin beyanı da yeterli bir güvence oluşturmuyor ki...
CHP Genel Başkanı’nınbaşkalarından beklediği gibi, "Araştıracağız, gerçekten böyle bir durum varsa, yapanın en ağır şekilde cezalandırılmasını ben sağlayacağım" demesi gerekmez mi?
Not: Milli (Dini) Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in dün sabah TV8’de kendisinden söz edişim nedeniyle "ağzımı çalkalamamamı" tavsiye ettiğini öğrendim. Gerçekten adını ne zaman ansam ağzımı çalkalamam icap ediyor. O.E.