DEVLET Bahçeli, Hürriyet’in "Anayasa’nın 10 ve 42’nci, YÖK yasasının 17’nci maddesinin değiştirilmesi için AKP ile MHP’nin mutabakat belgesi imzaladığını" bildirmesi üzerinden tam 12 gün geçtikten sonra, böyle bir belgenin varlığını ikrar etmeye kendini mecbur hissetti.
Başlangıç için iyi...
Başlangıç diyoruz çünkü Sayın Bahçeli’nin kabul etmeye mecbur kalacağı gerçekler bundan ibaret değil.
Bir de Adalet ve Kalkınma Partisi ile mutabakata varmanın pek de öyle güvendirici bir şey olmadığını öğrenecek.
Üçüncü bir nokta daha var. Onu da söyleyelim:
Ayaküstü bulunan formüllerle sorun çözmeye pek meraklı olan AKP ile işbirliği yapınca işlerin çıkmaza girmesi ihtimalinin çok yüksek olduğunu deneyerek öğrenecek.
Bahçeli daha önce pek tepki gösterdiği "Mutabakat Belgesi"nişimdi neden kabul etti?
Sırf Anayasa değişikliği ile yetinilirse "üniversitedeki türbanlı öğrencilere serbestlik getirelim" derken ilk ve ortaöğretim okullarıyla kamu kurumlarında da "türban, çarşaf vs."nin yaygın hale geleceğindenkorktuğu için değil mi?
O belgeye uyulduğu takdirde YÖK yasasına "türbanın yüksek öğretim kurumlarındaki öğrencilerle sınırlı tutulmasını" sağlayan hüküm konacaktı.
Konuyor mu?
Konmuyor... Tam tersine, Başbakan Erdoğan’ın hukuki konulardaki sözcüsü gibi görünen AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat dün düzenlediği basın toplantısında bu konu sorulunca aynen şöyle dedi:
"(YÖK yasasının ek 17. maddesinde türbanla ilgili değişiklik yapılmasını öngören öneri) Gelir, gelmez onu bilmiyorum. Geldiği zaman gelmiş sayılacaktır. Bu güzel bir mantıktır. Geldiği zaman gelmiş sayılacaktır. Şu anda yoktur. Bekleyelim görelim. Gelir mi gelmez mi, gelirse nasıl gelir, bunun dışında olmayan şeyler üzerinde fazla ahkam kesmek insanı yanılgıya götürür."
Gelmezse ne olur?
Bahçeli’nin korktuğu olur. Türkiye adım adım AKP’yi yöneten zihniyetin belirlediği çizgide şekil değiştirir.
Ama şimdilik kısa da olsa vakit var. Hele bir Cumhurbaşkanı önüne gelen Anayasa değişikliğini onaylasın ve yeni hükümler yürürlüğe girsin böylece AKP’nin müdanaası (minneti) kalmasın, sonra...
Böyle bir deneyimi CHP’liler geçen dönemde yaşadı. Aynen MHP gibi onlar da yeni Ceza Yasası yapılırken AKP ile konuştular, mutabık kaldılar. Yasa bu mutabakata uygun şekilde çıkarıldı.
Ama sonra AKP, "Kaçak Kuran kursu açanlara verilecek cezayı" belirleyen 263’üncü maddeyi CHP’nin itirazlarına rağmen değiştirdi. "6 aydan 3 yıla kadar hapis" diye belirlenmiş ceza sınırlarını, "3 aydan bir yıla kadar hapis"e çevirdi. Böylece kaçak Kuran Kursu açanlara veya açmak isteyenlere "Korkmayın, cezanız mecburen tecil edilir" güvencesini verdi.
Son nokta, "yalap-şap" bulunmuş formülün varacağı yer miydi? Onun ne anlama geldiğini de Anavatan Partisi ile AKP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimindeki işbirliğini anımsayan görür.